Irak savaşından sonra belirgin hale gelen Transatlantik çatlağını tamir amacıyla 4 günlük Avrupa gezisine çıkan Bush, konuşmalarında yumuşak, esnek bir üslup kullanıyor. Muhatapları ile görüşmelerinde onların görüşlerini dinliyor, uzlaşıcı bir tavır takınıyor.Bütün bunlar bir strateji değişikliğinin işareti mi, yoksa sadece bir üslup farkı mı?Bu sorunun yanıtını vermek için zaman henüz erken. Ancak bu üslup farkı dahi, Avrupalıları cesaretlendiriyor. AB Komisyonu Başkanı Jose Barrosonun dediği gibi, "dış politikada bazen üslup, içeriğin kendisidir"...* * *BUSHun Avrupa turnesinin ilk 48 saatinde, "içerik" bağlamında bazı ilerlemeler kaydedildi. Bunun sağlanmasında ABD tarafının olduğu kadar, Avrupanın da uyuşmazlık yaratan konularda daha esnek ve uzlaşıcı davranmasının büyük payı var.Önceki akşam baş başa yemek yiyen Bush ile Chirac "eski görüş anlaşmazlıklarını geride bırakıp", Irak, Suriye, Filistin, İran gibi konularda bundan böyle politikalarını nasıl ayarlayabileceklerini görüştüler. Ve bazı konularda (Suriye-Lübnan) görüş birliğine vardılar.Diğer somut bir adım da, Irakla ilgili. AB, Irakın yeni yargıç, savcı, polis kadrolarının yetiştirilmesini üstlenmeyi kabul etti. Tıpkı NATOnun, Irak güvenlik güçlerinin -ülke içinde veya dışında- eğitilmesini üzerine almayı kararlaştırdığı gibi... Bunun anlamı şu: Avrupalılar -bu iki önemli kurum aracılığı ile- Iraka destek olmaya ve böylece Irakın yeniden yapılanmasına katkıda bulunmaya artık razı oluyorlar.Böylece Irak savaşına karşı olan Fransa, Almanya gibi ülkeler eski uyuşmazlıkları geride bırakıp, Irakın geleceği için "birlikte" çalışmaya angaje oluyorlar.* * *BUSHun temaslarında ABD ile Avrupa arasında görüş ayrılığının bulunduğu konularda da, birbirine yakın bazı pozisyonlar saptandı.İran bu konulardan biri. ABD ve Avrupa, Irakın nükleer silah yapımını önleme amacında birleşiyor. Avrupa bu işin diplomasi ile halledilmesinden yana. ABD ise askeri opsiyonu açık tutuyor. Başkan Bush bu seyahatinde daha çok diplomasiden söz etti. Dolayısı ile, İranla diyaloğu sürdüren Fransa, Almanya, İngiltere üçlüsüne "devam" sinyalini verdi.Bu Bush yönetiminin İran, Suriye gibi hassas konularda kendi başına hareket etmeyeceği anlamına geliyor mu? Bunun henüz açık bir yanıtı yok, ama düne göre bugün biraz daha umut var...Böyle bir havanın oluşması, Türkiye açısından da çok önemli. Avrupanın ABD ile daha uyumlu, ortak stratejiler geliştirmesi ve Bush yönetiminin müttefikleri ile dayanışma içinde olması, Türk diplomasisini rahatlatacaktır.Bushun bu gezisindeki davranışı ve üslubu, ABD yetkililerine Türkiyeye karşı tavırları konusunda örnek olmalıdır... Avrupa liderlerinin (örneğin Irakla ilgili) eski tepkilerini geride bırakıp, ABD ile işbirliği kurmaya yönelmeleri de, Türkiyede iyi değerlendirilmelidir... skohen@milliyet.com.tr ABD Başkanı George W. Bush, halen sürdürdüğü Avrupa gezisinde eskisinden farklı bir imaj yansıtmaya çalışıyor: ABD ile Avrupa arasındaki ilişkilerde "yeni bir başlangıç"tan söz ediyor. Hiçbir uyuşmazlığın Transatlantik birliği bozamayacağını vurguluyor. Geçmişteki anlaşmazlıkları geride bırakıp ortak değer ve çıkarlara dayalı işbirliğinin gerekliliğini savunuyor...