Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünkü "The Independent"ın manşeti bu "müthiş" değişikliği şöyle ifade ediyordu: "İşte Ortadoğu'daki yeni dostlarımız: 2002'nin şer ekseni mensupları, 2006'da barış simsarı oldu"...Sözü edilen iki ülke, İran ve Suriye...İkisi de birdenbire kıymete bindi!İngiltere Başbakanı Tony Blair önceki akşam yaptığı konuşmada Irak başta olmak üzere Ortadoğu sorunlarının halli için Tahran ve Şam ile temas kurulması gerektiğini söyledi.İngiliz Dışişleri Bakanı Margaret Beckett de, bu iki ülkeyi "sorunun değil, çözümün parçası" olmaya çağırdı.ABD'de ise Irak Çalışma Grubu'nun iki eşbaşkanı, James Baker ile Lee Hamilton, Başkan Bush ile yaptıkları toplantıda Irak stratejisinde değişiklik yapılmasını ve bu arada Suriye ve İran'ın da desteğinin sağlanmasını önerdiler. Seçimden sonra birçok önde gelen Demokrat temsilci ve senatör de bu doğrultuda demeçler veriyorlar. DAHA düne kadar "şer ekseni" veya "haydut devletler" listesindeydiler... Şimdi ise işbirliği yapılabilecek ülkeler sayılıyor. Irak'ta her gün daha da kötüleşen durum karşısında, Bush yönetiminin bu konuda son üç yılın en çaresiz -ve de kararsız- haline düştüğü belli.En yakın dostu Blair'in söyledikleri, İngiltere'nin de artık yeni bir strateji arayışına girdiğini ortaya koyuyor. Bu stratejide, İran ve Suriye gibi eski düşmanlara, şimdi "barış simsarları" olarak yer verilmesi önemli bir değişiklik.İlk bakışta bu, Londra ile Washington'un Irak ve Ortadoğu politikalarında birbirinden farklı düşünmeye başladığı izlenimini veriyor. Böyle bir çatlak, herhalde Bush'u ABD içinde kendini hissettirmeye başlayan baskılar kadar düşündürecektir.ABD'nin Irak stratejisinin, Blair'in veya Demokratların önerdiği doğrultuda -hele İran ve Suriye'nin de devreye sokulması noktasında- çok kısa zamanda değişmesi beklenemez tabii. Ancak bu trendin önümüzdeki yılın başlarından itibaren (özellikle Baker-Hamilton grubunun raporunu Beyaz Saray'a teslim etmesinden sonra) böyle bir strateji değişikliğine yol açması sürpriz olmayacaktır.Tabii, İran ve Suriye'yi muhatap olarak alıp onlardan Irak konusunda destek istemek hiç de kolay bir iş değil. Amerikalılar şimdiden bunun nasıl gerçekleştirilebileceği üzerinde fikir egzersizleri yapıyorlar. Örneğin bu fikirlerden biri, Türkiye'nin de içinde olacağı bir "yakın komşular" veya "geniş Ortadoğu" konferansının düzenlenmesidir. Barış için destek Bu aşamada dahi, İran ve Suriye yöneticileri, İngilizlerin, Amerikalıların ve tabii diğer Batılıların kendilerini Irak'ta barışın kurulması için devreye sokmak istemelerinden son derece mutlular. Bu tabii Tahran ve Şam'a karşı taraftan birtakım tavizler koparma imkânını veriyor.Diğer bir deyişle, ABD ile İran ve Suriye arasında diyaloğun kurulması dahi sadece Irak değil, diğer bölgesel sorunların da ele alınacağı ciddi bir pazarlığa tabi olacaktır. İran elbet nükleer programı üzerindeki dış baskıların ve yaptırım tehditlerinin son bulmasını şart koşacaktır. Suriye ise İsrail'in Golan'ı iade etmesini, ABD'nin uyguladığı izolasyonu kaldırmasını isteyecektir.Irak sorununun halledilmesinde bu iki ülkenin katkılarına gelince, gerçekten Irak'taki iç savaşın sona erdirilmesinde Tahran ve Şam ne kadar etkili olabilirler? Ne var ki, onların katkısı olmadan işi halletmek daha zor. Batı'nın şimdi duyduğu bu ihtiyaç, içine düştüğü çaresizliği de gösteriyor. skohen@milliyet.com.tr Diyalog için pazarlık