Anayasa değişikliklerini yapmak için aceleye gerek var mı, yok mu?
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e göre var. AB ile müzakere sürecinin başlaması için, Türkiye'nin mutlaka birtakım yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmesi şart. Cem bu mesajı önceki gün, Lüksemburg'daki Ortaklık Konseyi toplantısından sonra açık biçimde dile getirdi...
Aynı mesaj TÜSİAD'ın önceki gün İstanbul'daki toplantısında da yankılandı. Başkan Yardımcısı Mustafa Koç, "gereken değişikliklerin bir an önce yasalaşması için Meclis'in tatile girmemesi" çağrısında bulundu...
Ama bu arada Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, koalisyon ortakları ile görüşmesinin ardından, Meclis'in cuma gününden itibaren iki buçuk aylık tatile çıkacağını, ancak Anayasa değişikliği paketini de 16 Eylül'den itibaren ele alacağını, bunun da AB'nin Türkiye hakkındaki "izleme raporunu" yayımlayacağı kasım ayına kadar yetişeceğini açıkladı...
Dün de ANAP milletvekili Beyhan Aslan NTV'ye verdiği demeçte Meclis'in çalışmalarına ara vermesini gerektirecek bir "mecburiyet" bulunmadığını, Anayasa değişikliğinin nasıl olsa AB'nin raporunun çıkacağı tarihe kadar kabul edilmiş olacağını belirtti...
* * *
İLGİNÇ olan husus, "acele var veya yok" tartışmasının tamamen "AB faktörü"ne bağlanmasıdır.
AB'nin kasım ayında yayımlayacağı rapor, Türkiye'nin adaylıktan üyeliğe geçiş yolunda kendisinden beklenenleri ne ölçüde yaptığını veya yapmadığını belirtecek olan çok önemli bir belge. Eğer raporda başarısızlıklar ve yetersizlikler ağır basarsa, üyelik müzakereleri süreci başlayamayacak.
Cem, CNN - Türk'e verdiği demeçte bunun ne anlama geldiğini açıkça belirtti: "Hızlanmazsak uzun yıllar bekleriz. 2001 - 2002'de müzakere sürecini başlatmazsak, çok geride kalırız. 2004 - 2008 AB'nin genişleme (yani yeni üyeler alma) kararını vereceği dönemdir. Müzakereleri ondan önce başlatacak duruma gelmeliyiz"...
İsmail Cem'in tespiti de, çağrısı da çok yerinde.
Ne var ki bakanlar ve milletvekilleri "merak etmeyin, Anayasa değişikliğini AB raporunun yayımlanacağı tarihe kadar yetiştiririz" diyorlar.
Bunda bir terslik var: Sanki Türkiye'de reformların yapılması, AB'ye endeksleniyor. Bu değişiklikler, AB'nin, raporunda Türkiye'ye iyi not vermesi için mi yapılıyor? Bu rapor örneğin ağustosta yayımlanıyor olsaydı, Meclis tatilden vazgeçip reformları yetiştirmeye gayret etmeyecek miydi? Yapılması gereken işi ille yumurta kapıya dayanıncaya kadar beklemek mi gerek? Meclis bir ay daha çalışsa, ne olur ki?
* * *
POLİTİKACILAR habire "biz değişiklikleri onlar istediği için değil, halkımızın hayrına olduğu için yaparız" deyip dururlar. Madem öyle, şimdiye kadar reform taslakları neden gündemde, kağıt üstünde kaldı? Ve şimdi neden bu değişikliklerin gerçekleştirilmesi, AB raporuna denk getiriliyor? Bunda bir çelişki, hatta samimiyetsizlik sezilmiyor mu?
Her ne ise, önemli olan gerçekten bu reformların bir an önce yapılmasıdır. Evet, aceleye gerek var. Çünkü "onlar"dan önce, "bizler"in sabrı taşmaya başlıyor.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025