ANKARA’nın BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs planına yanıtı ne olacak? Veya en azından şu anda Türkiye’nin eğilimi ne?
Planın taraflara verilmesinden 3 gün sonra bu sorunun açık bir yanıtı hâlâ yok. Oysa Kıbrıs Rum yönetimi ile Yunan hükümeti, plana olumlu tepki gösterdiler ve Genel Sekreter’e resmi cevaplarını bu yönde vereceklerini açıkladılar.
Ankara’nın tepkisi - daha doğrusu tepkileri - ise kafaları karıştıracak nitelikte.
Görevi sona ermekte olan hükümetin başı, Başbakan Bülent Ecevit, bu konuda dengeli konuştu ve "planın sevindirici yanının eşitliği kabul" etmesi, kaygı verici yanının da büyük ölçüde toprak istemesi olduğunu söyledi.
Oysa dün aynı iktidarın ve partinin mensubu, Dışişleri Bakanı Şükrü S. Gürel çok sert bir üslup ile, hem planın kabul edilemez olduğunu öne sürdü, hem BM’yi ve Yunan - Rum tarafını bir komplo düzenlemekle suçladı, hem de AKP lideri Tayyip Erdoğan’ı adeta topa tuttu.
Erdoğan ise planın umut yarattığını, bunun önyargısız müzakere edilmesi gerektiğini savundu.
KKTC lideri Rauf Denktaş’a gelince, o da yanıtını adaya döndükten sonra bildireceğini söyledi, ama bu arada planın serinkanlılıkla incelenmesi gerektiğini belirtti. KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da planın olumlu ve olumsuz yanları olduğunu anımsattıktan sonra "ama sonuçta uzlaşıcı tavrımızı göstererek anlaşmanın yollarını arayacağız" şeklinde konuştu.
* * *
BU tepkiler arasında en şaşırtıcı olanı kuşkusuz Gürel’in beyanıdır.
Böyle bir konuda Dışişleri Bakanı’nın söyledikleri, hükümetin resmi görüşü olarak kabul edilir. Hele bu sözler ayaküstü bir soruya cevap olarak değil de, Gürel’in yaptığı gibi, bakanlıkta önceden hazırladığı bir metne dayanarak söylenirse...
Evet, Gürel bugün için Dışişleri Bakanı. Ama, mensup olduğu hükümet gibi, onun da görevi birkaç gün içinde bitiyor. Partisi ise, seçimlerden fena halde yenik çıktı. Bakan’ın konuşması koalisyon hükümetinin, partisinin ve de bakanlığının görüşünü ne ölçüde yansıtıyor? Başbakan Ecevit’in söyledikleri ortada. Bakanlık yetkililerinin basına yansıyan görüşleri de öyle. Gürel’in söylediklerinin Denktaş’tan Eroğlu’na, adadaki muhalefet lideri M. Ali Talat’tan sivil toplum kuruluşlarına kadar çeşitli çevrelerin eğilimine hiç uygun düşmediği de açık.
Gürel’in planın Türkiye ve KKTC açısından sakıncalı bulduğu noktalarını belirtmesi doğaldır ve yararlıdır da. Bu eğer diplomasi standartlarına uygun biçimde yapılsaydı, uyarıcı ve etkileyici olurdu. Ama Bakan’ın planı tümü ile kötüleyip kabul edilemez diye ilan etmesinin yanı sıra, BM’ye, AB’ye ağır ithamlar yağdırması, talihsizliktir. Türkiye’nin şu sırada BM’yi kendi tarafına çekmesi ve AB’yi de beklentilerini yerine getirmeye zorlaması gereken bir dönemde, böyle suçlamalar ve eleştiriler yağdırmanın ne yararı olabilir ki?
* * *
EVET, Türk tarafının Annan planında karşı çıkacağı (özellikle toprak ve göç konusunda) bölümler var. Buna karşılık yıllardır savunulan ve kabul ettirilmesine çalışılan iki tarafın eşitliği, egemenliği ilkesi ve ortaklık anlayışı, bu planda tescil edilmiştir.
Şimdi - her zamandan fazla - gerçekçi ve pragmatik olmak gerekiyor. Planın reddedilmesi, kesinlikle Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin yararına değildir.
Son beyanların Türkiye’de ve dünyada yarattığı kafa karışıklığını gidermek ve Ankara’nın tavrını net olarak anlamak için galiba yeni hükümetin (bir an önce) kurulmasını beklemek gerekiyor.
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025