Bu ayın başında Türkiye, tüm komşularıyla “sıfır sorun” diplomasisinin ibresini bu kez Batı’ya çevirerek Yunanistan’a yeni bir “açılım” gerçekleştirdi. Başbakan R. T. Erdoğan, Yunan Başbakanı Y. Papandreu’ya yazdığı bir mektupla, iki komşu ülke arasındaki sorunların çözümlenmesi ve ilişkilerin canlandırılması için, bir öneri paketi sundu.
Ankara’nın bu girişimi, Türk diplomasisinin daha çok Güney ve Doğu sınırlarındaki -Suriye, Irak ve İran gibi- ülkelerle ilişkilere odaklandığı bir döneme rastladığı için, dikkatleri fazla çekmemiş olabilir. Ama bu girişim zamanlaması ve içeriği açısından gerçekten önemli. Papandreu’nun yeni Başbakan olarak görevine başlamasının hemen başında Erdoğan’ın yazdığı bu mektup, sıfır sorun ve dostane ilişkiler konusunda güçlü bir siyasi irade ve kararlılık beyan ediyor.
Yunan Başbakanı’nın bugünlerde beklenen cevabının aynı iradeyi ve kararlılığı ifade etmesi şansı yüksek. Papandreu bunun bir sinyalini de önceki akşam Berlin’de ABD Dışişleri Bakanı Hilllary Clinton ile yaptığı görüşme sırasında verdi. Yunan lideri, Erdoğan ile temas halinde olduğunu söyleyerek ilişkilerde yeni bir sürecin başlatılması konusundaki istekliliğini ifade etti.
Dört ivedi sorun
Başbakan’ın mektubu dört önemli konuda (Kıbrıs, Ege, azınlıklar ve yasadışı göç) diyalog ve işbirliği öneriyor, ayrıca üst düzey bir İşbirliği Konseyi kurulması fikrini ortaya atıyor. Böylece sürecin yöntemi ile mekanizmasının ana hatlarını çiziyor.
İki taraf bu çerçeve üzerinde mutabık kalırlarsa, bu konular üzerinde müzakereleri başlatıp mutabakat sağlamaya çalışacaklar.
Gördüğümüz kadarıyla, öncelikle ele almaları beklenen iki konu var. Birincisi Kıbrıs sorunudur. Bu konu takvimin baskısı altında. Aralık ayında limanlar meselesinin çözümlenmesi gerekiyor. Nisan ayına kadar da adadaki müzakerelerin sonuçlanması söz konusu. Bu bağlamda Ankara ve Atina’nın birlikte hareket ederek çözüme yardımcı olması çok önemli. Aksi halde aralarını bozabilecek gelişmeler olabilir.
İkinci öncelikli konu, yasadışı göçtür. Bundan Atina kadar Ankara da bizar. Asya-Afrika ülkelerinden gelen sığınmacıların dramı, aslında iki ülkeyi olduğu kadar AB’yi de yakından ilgilendiriyor. Dolayısıyla bu sorunun AB’nin aktif yardımıyla çözümünü sağlamak, ancak iki ülkenin işbirliğiyle mümkündür.
Ege ile ilgili sorunların çözümü için, uzun bir süredir “istikşafi” (karşılıklı pozisyonların keşfi amacıyla) görüşmeler yapılıyor. Şimdiye kadar 45 toplantı yapıldı, ama sonuç alınamadı. Buna rağmen bu temasların kesilmemiş olması, tarafların diyaloğu devamını arzuladıklarını gösteriyor. Bundan böyle yeni mekanizmayla herhalde bu çalışmalar daha verimli hale getirilebilecek...
İki paralel yol
Türkiye ile Yunanistan, Ege ve Kıbrıs gibi karmaşık sorunlara rağmen, son yıllarda bir “yumuşama” havası içinde ilişkilerini sürdürebilmiş, sürtüşme ve gerginlikleri önleyebilmiştir. Bunda, “güven artırıcı” adımlar atmalarının, ekonomiden turizme ve kültür-sanata kadar çeşitli alanlarda işbirliği kurmalarının büyük payı var.
Türkiye’nin önerdiği yeni süreçte tabii bu alandaki çabaların daha da artırılması büyük yarar sağlayacaktır. Ancak bu kez, buna paralel olarak, ilişkileri her an bozmaya müsait olan anlaşmazlıkların halline çalışılacaktır. Ta ki, “sıfır sorun” hedefine ulaşılıncaya kadar...
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025