Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Fransa başta olmak üzere Avrupa ile ABD arasında, Bush yönetiminin yeni güvenlik stratejisi konusundaki görüş ayrılıkları, Budapeşte'deki NATO toplantısında iyice ortaya çıktı.
Her ne kadar bu toplantının resmi açıklamasında, "nükleer savunma" konusunda," lastikli ifadeler" kullanıldı ise de, bunun ardından yapılan çeşitli değerlendirmeler, Atlantik'in iki yakasını, derin bir uçurumun ayırmakta olduğunu gösteriyor.
Özellikle Paris'teki yorumlar, Fransızların, Washington'un yeni savunma ve güvenlik doktrinini, hiç mi hiç beğenmediğinin açık işaretini veriyor.
Dünkü "Le Figaro"da, bir stratejik araştırmalar uzmanı olan Yves Boyer, Bush yönetiminin önerdiği "nükleer şemsiye"nin, caydırıcı bir rol oynamaktan çok, dünya barışını tehlikeye sokacağını ve bu nedenle özellikle Avrupa'nın şimdiden bu konuda tavrını belli etmesi gerektiğini yazıyor...
* * *
FRANSA'nın bu tutumu sürpriz değil. Gerçekten Bush'un yeni doktrinini ilan etmesinden hemen sonra Paris bu konuda rengini belli etti. Fransız diplomasisi, ABD'nin bu güvenlik stratejisini anlatmak için (dünyanın dört köşesine özel temsilciler göndererek) harcadığı çabalardan da hiç etkilenmedi.
Bush'un doktrini, özetle, halen dünya barışını, Kuzey Kore, İran, Irak gibi bazı "sorumsuz" ülkelerin geliştirmeye çalıştığı nükleer füzelerin tehdit edebileceği varsayımına dayanıyor. Buna karşı da Beyaz Saray (ve Pentagon) biraz da "Yıldız Savaşları" senaryosunu anımsatan bir strateji belirleyerek, modern teknolojik olanaklarla (ve Türkiye dahil, müttefik ülkelerin askeri tesislerinden de faydalanarak) "düşman" füze saldırılarını "yarı yolda" durdurmayı amaçlıyor. Bush başta bunu sadece ABD'yi koruyacak bir "ulusal füze savunma" sistemi (NMD) olarak öngörmüştü. Sonra bunu müttefik ve dost ülkeleri de içine katarak (ve "ulusal" sözcüğünü atarak) daha geniş tutmayı yeğlemiştir.
Ne var ki, Fransa başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesi - ve tabii Rusya ile Çin - bu stratejinin, 1972'den beri yürürlükte olan askeri dengeleri altüst edeceğini, yeniden Soğuk Savaş rüzgarları estireceğini, hatta nükleer savaş tehlikesini artıracağını öne sürüyor. Fransız analistleri, daha da ileriye giderek, bu sistemin ABD'nin bir nevi hegemonyasını ortaya koyacağını ve halen kendi savunma gücünü kurmaya çalışan Avrupa'yı (AB'yi) saf dışı edeceğini açıkça belirtiyorlar...
* * *
ÖYLE görünüyor ki Bush'un "nükleer şemsiye" doktrini, ABD ile Avrupa arasında daha çok fırtınalar yaratacak. Fransa herhalde bu konuda AB içinde faal bir "lobi" oluşturup, Avrupalıların ortak bir tavır almasına çalışacak.
Türkiye ne yapacak? Geçenlerde Bush'un özel temsilcisi olarak Ankara'ya gelen Mark Grossman, yeni doktrinin ana hatlarını Türk yetkililerine izah etti. Ama Türk tarafı, yanıt bekleyen pek çok soru da sordu.
Ankara, "sorumsuz" ülkelerin toplu imha silahlarına sahip olmasından elbet kaygı duyuyor. ABD'nin geliştirmek istediği sistem, Türkiye'nin güvenliği açısından bir değer taşıyabilir. Bunun pratikte nasıl gerçekleşeceğinin tespiti önemli... Ama aynı zamanda diğer ülkelerin - ve bu arada Avrupalı müttefiklerin - alacağı tavır da çok önemli.
Herhalde Türkiye, Paris ve diğer başkentlerin şu sırada yaptığı değerlendirmeleri de dikkate almak zorunda. Kesin karar için aceleye gerek yok...