Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

TÜRK - Yunan ilişkilerinde bir soğuk, bir sıcak esiyor. Bu sürekli değişken havada, ibrenin düşmanlığa ve çatışmaya doğru mu, yoksa dostluk ve yakınlaşma yönüne mi kaymakta olduğunu kestirmek gerçekten çok zor oluyor.
Önceki gece Yunan Genelkurmay Başkanı General Coyanis'in Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle Atina'daki Türk Büyükelçiliği'ne gitmesi, güzel bir jest. Konuşmasının bir yerinde barış ve dostluktan söz etmesi de sevindirici. Ama aynı konuşmada Yunan askeri liderinin "harbi ifadeler" kullanması ve Yunan ordusunun gücünden söz etmesi, havayı bozuyor.
Açıkçası son günlerde Yunanistan'da da, Türkiye'de de yapılan konuşmaların ve verilen mesajların çoğu, bu "bir soğuk, bir sıcak" üslubunun damgasını taşıyor...
Bu sadece retorik mi, yani laf mı? Hayır, fiilen de öyle oluyor.
Türk ve Yunan başbakanları önümüzdeki pazartesi Girit'te bir araya geliyorlar. Bu, Yılmaz ile Simitis'in ilk buluşması olacak. Önemli bir gelişme bu. Amaç sadece el sıkışıp tanışmak ve medyanın önünde beylik birkaç söz sarfetmek değil. Her şey yolunda giderse, Yılmaz ve Simitis, bugünkü anormal havaya son vermenin ve yeni fırtınaları önlemenin yollarını arayacaklar.
Ne var ki, bu randevu dahi, anormal bir havada gerçekleşiyor. Aynı gün iki taraf da karşılıklı olarak güç gösterilerine girişecekler.
Türkiye Kıbrıs'ta `Toros' tatbikatına başlıyor. Bu, Yunanistan'ın 2 hafta önceki "Nikoforos" tatbikatına bir nevi karşılık oluyor... Bu arada Türk Deniz ve Hava Kuvvetleri Ege'de yarından itibaren hafta boyunca sürecek "Kararlılık 97" manevralarına başlıyor. Buna karşılık Yunanlılar da aynı günlerde Ege'de ve Batı Trakya'da "Parmenion" adlı bir tatbikata girişecekler...
Bir yandan "barış görüşmeleri"... Bir yandan da "güç gösterileri"...
Lafla tatbikat arasındaki bu benzerlik, nereye gidildiği konusunda kafaları karıştırıyor...
* * *
DAHA önce de yazmıştık: Ege'de veya Kıbrıs'ta girişilen askeri güç gösterilerinin siyasal ve psikolojik hedefleri vardır. Aslında amaç bir savaş çıkartmak değil. Ancak, bu tür gösterilerde - hesabı ne kadar iyi yapılırsa yapılsı - yüksek bir risk payı vardır. "Kaza eseri" bir sürtüşme, ciddi bir çatışma tehlikesi yaratabilir. Ondan sonraki vahim olayların önünü almak zorlaşabilir.
Ama ne yapalım ki, son zamanlarda böyle bir yola girildi artık. Karşı tarafın yaptığını karşılıksız bırakmamak ve kararlılığı kanıtlamak ihtiyacı duyuldukça, bu böyle devam eder...
Bir bakıma Balkan ülkeleri zirvesinin şu sırada Girit'te yapılması, hayırlı bir rastlantı.
Yılmaz ile Simitis'i bir araya getirecek olan olay bu. Herhalde böyle bir vesile olmasa, iki liderin bugünkü ortamda buluşması, düşünülemezdi bile.
Şimdi bu rastlantıyı "tarihi bir şans" olarak değerlendirmek gerek. Ege'de ve Doğu Akdeniz'de esen tehlike rüzgarları, belki Girit'te daha iyi hissedilecek. Liderlerin karşılıklı güç gösterilerini bırakıp, uzlaşma ve yakınlaşma yönünde cesur adımlar atmaya karar vermesi için, bundan daha iyi bir fırsat olamaz...
Bu alanda şimdi böyle bir kararlılık var mı?
* * *
TÜRK - Yunan ilişkileri yıllardır inişli - çıkışlı bir yön izler. Daha geçen Temmuz'da Madrid'de Demirel ve Simitis'in katıldığı törende, Cem ile Pangalos'un imzaladığı ortak deklarasyon ortada... Ve şimdi havada! Oysa iki taraf, sorunlarını çözümlemek için ne güzel bir program hazırlanmıştı... Planlanan adımların bir tanesi bile (örneğin "Akil Adamlar" grubunun işe başlaması gibi) atılmadı. Aksine, yakışıksız sözler (örneğin Pangalos tarafından) söylendi, kışkırtıcı hareketlere girişildi ve sonuçta bir kriz havası yaratıldı.
Şimdi Girit'te Yılmaz ile Simitis'in bu deneyimin ışığında, öncelikle bu gerilimi giderecek ve anlaşmazlıkları hal yoluna sokacak pratik önlemler üzerinde anlaşmaları gerek.
Öğrendiğimize göre, Türk tarafı bu konuda, somut öneriler üzerinde çalışıyor. Yani Yılmaz, Simitis ile buluşmasını, sonuç verecek ciddi bir iş görüşmesi olarak görüyor.
Bakalım Girit zirvesi soğuk rüzgarları durdurup, sıcak esintinin devamını sağlayacak mı?



Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr