Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

TÜRK - Alman ilişkileri yıllar boyunca karşılıklı sempatiye ve ortak stratejik çıkarlara dayalı sıkı bir dostluk şeklinde devam etti. Soğuk Savaş döneminde bu ilişkiler, NATO çerçevesinde çeşitli alanlarda pekişti. Ancak Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra, stratejik mülahazalar arka plana düştü, birtakım sorunlar ve pürüzler öne çıktı. Bugün Türk - Alman ilişkileri artık eski duygusal tavırlardan çok, yeni sürtüşmelerin etkisi altında.
Bu duruma nasıl, neden gelindi? Bunda medyanın rolü ne? Bu anlaşmazlıklar nasıl giderilebilir?
Bu güncel konu, Aydın Doğan Vakfı ile Ebert Vakfı tarafından düzenlenen ve dün İstanbul'da başlayan iki günlük "Türk - Alman Gazeteciler Sempozyumu"nda iki tarafa mensup 30 kadar yazar ve editör arasında tartışılıyor.
* * *
İLK günkü konuşmalar, Türk - Alman ilişkilerinin, halen karşılaşılan sorunlar nedeni ile, yeni koşullara ve parametrelere göre yeniden düzenlenmesi gereğini açıkça ortaya koydu.
Almanya'nın seçkin siyaset bilimcilerinden - ve Türkiye uzmanlarından - Dr. Heinz Kramer'in belirttiği gibi, iki ülke arasındaki ilişkilerde "tarihi boyut" hala etkili oluyorsa da, eski dostluk konsepti yıpranmaya yüz tutuyor.
Bunda bir dizi etken var. Dr. Kramer, Bonn'un Türkiye'nin AB adaylığı karşısındaki tutumunu ve özellikle Lüksemburg zirvesindeki davranışını olumsuz etkenlerden biri olarak saydı. İlişkilere gölge düşüren diğer bir faktör de, Almanya'daki Türklerin durumu ve bunun Alman iç politika hayatında oynadığı rol ile ilgili.
Diğer önemli bir pürüz de, "Kürt sorunu" karşısında Alman makamlarının ve de basınının aldığı tavır. Dr. Kramer'in belirtiği gibi, bu da Almanya'nın iç politikasına yansıyan bir konu. Almanların derdi, onun ifadesi ile, "Türk - Kürt çatışmasının Almanya'ya uzanmaması ve Kürt göçmenlerin Almanya'nın kapılarını zorlamamasıdır"...
* * *
TÜRK ve Alman katılımcıların konuşmalarının ışığında şu anda "geleneksel dostluğa" gölge düşüren, iki taraf arasında soğukluk, hatta gerginlik yaratan sorunları şöyle sıralayabiliriz: AB ile ilişkiler... Kürt sorunu... İnsan hakları... PKK'nın statüsü... Almanya'daki Türklerin durumu... Göç problemi...
Bu konularda iki ülke arasında (sadece hükümetler değil, medyalar düzeyinde de) oldukça derin görüş ayrılıkları var.
Almanlar Lüksemburg zirvesinin Türkiye ile ilgili kararını haklı göstermeye çalışıyorlar ve bu kararın ve Almanya'nın tavrının Türkiye'de yanlış anlaşıldığını öne sürüyorlar. Buna karşılık, dünkü tartışmalarda da belirtildiği gibi, Türk kamuoyu Almanya'yı hala AB'nin yolunu kesen bir engel olarak görmeye devam ediyor.
Kürt sorunu ve PKK'nın statüsü de Türkiye ile Almanya arasındaki ciddi anlaşmaların başında yer alıyor.
Almanya bazı konuşmacıların da değindiği gibi, Kürtleri bir "azınlık" olarak görüyor, bunu sadece insan haklarına değil, şimdi "siyasal haklar"a da bağlamaya çalışıyor. Nitekim bazı Alman meslektaşlar bu sorunun siyasal bir çözüm beklediğini açıkça söylediler. Bu ise, Türkiye'nin bilinen görüşüne tamamen ters.
PKK'nın statüsü konusunda Dr. Kramer (bizim geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz ve dünkü toplantıda dile getirdiğimiz gibi), Federal Başsavcı ile hükümetin resmi beyanları arasında zihinleri karıştıran çelişkiler bulunduğunu doğruladı. Hatırlanacağı gibi, Başsavcı PKK'nın artık "terörist" değil, "kriminal" bir örgüt olarak sayılacağını söylerken, İç ve Dışişleri Bakanları, Bonn'un eski tutumunu sürdürdüğünü belirtmişti. Dr. Kramer "doğrusu biz de bunu tam anlayamadık" demekten çekinmedi...
* * *
TÜRK - Alman ilişkileri - birkaç örneğini verdiğimiz görüş ayrılıklarının etkisi ile - halen zor bir dönemden geçiyor. Bu anlaşmazlıklar giderilemez mi?
Sempozyumda da belirtildiği gibi, karşılıklı anlayış için daha sıkı temas ve diyalog gerek. Bunda kuşkusuz diplomatlar kadar medya mensuplarına da sorumluluk düşüyor.
Ancak önemli olan, iki ülkenin, dostluklarını duygusallıkla ve eski kriterlerle sürdüremeyeceğini anlaması ve ortak çıkarlarına daha iyi cevap verecek yeni parametreleri gündeme getirmesidir.
Ankara ile Bonn arasında, böyle bir gündemle yeni bir diyalog başlatmanın zamanıdır...



Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr