Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Alman sosyal demokrat milletvekili Dieter Wiefelspützün deyişiyle, "Hollanda şimdi bütün Avrupada" kendisini hissettiriyor. Tabii özellikle Almanyada...Gerçekten Almanlar Hollandadaki "Van Gogh olayı"nın yarattığı krizin kendi ülkelerine de sıçrayabileceği kaygısı içindeler. Son günlerde bazı camilere karşı girişilen saldırılar, bazı imamların yaptığı kışkırtıcı konuşmalar, sağcı politikacıların ve basının düşmanca beyan ve yayınları, Alman halkıyla özellikle Müslüman topluluklar arasında, yeni bir sürtüşme havasının işareti sayılıyor.* * *HOLLANDA hükümeti ve sivil toplum kuruluşları, ülkede azınlıkların özgür ve eşit şekilde - ve de huzur içinde - yaşayabileceklerini, "çok - kültürlülük" kavramının hala geçerli olduğunu kanıtlamak için, gerçekten samimi çabalar harcıyor. Hollandaya gelip yerleşenlerin ikinci veya üçüncü kuşak mensupları da, bu düzenin bozulmaması için Hollanda makamlarıyla sıkı işbirliği içindeler.Almanyada da bu vesileyle "çok - kültürlülük" ve "entegrasyon" kavramları çok tartışılıyor. Bu kavramı gerek Almanlar, gerekse bu ülkeye göç edenler (Türkler dahil) arasında savunan çok kişi var tabii. Şansölye Gerhard Schrödere göre Almanyada "kültürel sürtüşmeler"in olmasına izin verilmemeli, Müslüman topluluklar da Alman toplumuyla entegre olmaya çalışmalı...Ancak Almanyada muhafazakar ve aşırı sağcı çevreler, Hollandadaki Van Gogh olayını örnek gösterip aradaki uçurumu derinleştirecek bir tavır alıyorlar. Hıristiyan Demokrat (CDU) Genel Sekreteri Laurenz Meyer, bu nedenle Almanların halen bir "barut fıçısı"nın üstünde oturduklarını söylüyor!..* * *ALMANYA başta olmak üzere son yarım yüzyıl içinde kapılarını yabancı göçmenlere açan Avrupa ülkeleri, bugün tekrar gündeme getirilen bir "entegrasyon" ve "çok - kültürlülük" sorunu yaşıyorlar.Bunun önemli bir nedeni, bu ülkelerin temelde göç edenlere yabancı veya Almanların kullandığı terimle "gastarbeiter" (konuk işçi) gözüyle bakmaları, onları bir gün yurtlarına dönecekler diye ulusun bir parçası haline getirmeye yanaşmamalarıdır. Bu nedenle yabancı göçmenler Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde hala "paralel toplum" mensupları sayılıyor veya kendileri de, "getto"larda yaşamlarını sürdürüyor...* * *BU durum, ABDdekinden çok farklı. ABDye göç edenler, dönmek değil, yerleşip Amerikan ulusunun bir parçası olmak fikriyle oraya gittikleri için, "entegrasyon" daha hızlı ve kolay gerçekleşmiştir. ABD yetkilileri - ve genelde Amerikan halkı - da, etnik ve dinsel "çeşitliliği" ve "çok - kültürlülüğü" benimsemiştir."Biz Kimiz" adlı yeni eserinde ("Medeniyetlerin Çatışması"nın ünlü yazarı) Samuel Huntington, ABDnin büyük göç dalgalarına rağmen "Amerikan Ruhu"nu nasıl koruyabildiğini, "ulusçuluk" duygusuyla "çift kültürü" nasıl birlikte yaşatabildiğini ayrıntılı biçimde anlatıyor. Ancak onun da belirttiği gibi, 11 Eylül olayından sonra, Amerikalılar da bir "kimlik arayışı" içine girmişlerdir. Sonunda "çok - kültürlülüğün" mü, yoksa "tek ulus" anlayışının mı egemen olacağı konusu, herhalde daha çok tartışılacak... skohen@milliyet.com.tr BU ayın başında Hollandada filmci Theo Van Goghun fanatik bir Faslı tarafından öldürülmesinin yol açtığı tepkiler ve tartışmalar, bütün Avrupaya yayılmış bulunuyor.