Son günlerde sıkça duyulan bir g"rüşe g"re, Türkiye kararını verirken, Batı'nın, AB'nin veya dış kuruluşların ne dediğini dinlemek zorunda değil. Kendisi neyi doğru g"rüyorsa, "yle hareket eder, o kadar...* * * İLK bakışta mantıklı g"rünen bu düşünce tarzı, aslında konuyu (ve konu FP davasından çok daha kapsamlıdır) basite indirgiyor ve iki "nemli gerçeği dikkate almıyor. Bunlardan biri, Türkiye'nin belirlediği çağdaşlaşma hedefine uygun bir strateji uygulama zorunluğudur. Eğer demokratik hak ve "zgürlüklerin hayata geçirilmesi, "ncelikle Türk halkının yararına sayılıyorsa (ki esas da budur), bunun gerekleri yerine getirilmelidir. İkinci husus, Türkiye'nin uluslararası topluluktaki yeri ile ilgilidir. Eğer Türkiye'nin amacı, Batı ile daha sık işbirliği içinde olmak ve çeşitli kurumları ile entegrasyona y"nelmek ise (ki Ankara'nın politikası da bu doğrultudadır), temel bazı kurallara ve normlara uymak zorundadır.* * * TšRKİYE'nin kendine "zgü koşullarının bulunduğu, bunların her zaman Batı'nın veya Avrupa'nın durumuna veya düşüncelerine uymadığı doğrudur.Ama s"z konusu olan Türkiye'yi çağdaş bir toplum düzeyine çıkarmak, onun birinci ligdeki ülkelerin safında yer almasını sağlamak ise, bunun temel evrensel kurallarına ve standartlarına uymak da şarttır. Bunu "sulandırmak" veya bir nevi pazarlık konusu yapmak, halkın beklentilerine ters düştüğü gibi, dışarıdan gelebilecek ters tepkilerinin "nünü de kesmez. "Ziyanı yok, onlar ne derse desin; biz yolumuza devam ederiz" şeklindeki düşüncenin g"türeceği yer ise, siyasal - ve ekonomik - izolasyondur.Elbet, "Türkiye onlar olmadan da yaşar." Ama "onlarla" birlikte (halka çok daha fazla şey kazandıracağı için) daha iyi yaşar...* * * KİMSE kararların AB ve diğer Batılı kurumların veya ülkelerin telkini ile veya tepkileri sonucunda alınmasını istemez. Doğrusu, ülke y"neticilerinin çağdaşlaşma alanındaki reformları kendi iradeleri ve girişimleri ile yaşama geçirmesidir. Ama ne yazık ki, bu her zaman "yle olmuyor. Gerçek şudur ki, "dış etken" (bu da çoğu zaman Batı'dan kaynaklanıyor) radikal karar ve uygulamalarda belirleyici oluyor.Murat Yetkin' in dün "Radikal" gazetesinde belirttiği gibi, "Türkiye'de Tanzimat'tan bu yana - Atatürk d"nemi dışında - bütün reformların arkasında, Batı'nın itici gücü olmuştur."Bunun zarardan çok yarar sağladığı da bir gerçektir... skohen@milliyet.com.tr Fazilet Partisi davası üzerindeki tartışmaların odaklandığı noktalardan biri de, uluslararası camianın ve "zellikle Avrupa'nın tutumu ile ilgili.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025