Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



BEŞ yıl önce Suriye'nin, kendi topraklarında barındırdığı PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ı iade etmesi ve terörist örgütü dağıtması konusunda Ankara'nın sürekli ilettiği talebi kabul etmesi için, Türk ordusunun sesini yükseltip Şam'a sert bir uyarıda bulunması gerekmişti. Nitekim o zaman Türkiye'nin askeri bir müdahaleyi dahi göze aldığını sezen Esad yönetimi, Öcalan'ı ülkesinden çıkarmakta ve PKK'nın bürolarını kapatmakta gecikmedi.
İstanbul'daki son terör eylemlerinin ardından Türkiye, Suriye'den, gene kendi topraklarında bulunduğu Türk istihbarat birimlerince saptanan 22 kişiyi süratle Türk makamlarına teslim etti. Şam'ın bu kez gösterdiği işbirliği anlayışı, iki ülke arasındaki ilişkilerin "düşmanlıktan dostluğa dönüşmesi" yolunda kat edilen mesafeyi ortaya koydu...
***
KUŞKUSUZ son iki - üç yılda Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmada, karşılıklı ziyaretlerin, çeşitli temasların, ticaretteki atılımların ve giderek oluşan güven ortamının büyük payı var. Herhalde böyle bir hava esmeseydi, Suriye'nin aranan kişileri hızla bulup teslim etmesi de bu kadar rahat gerçekleşmezdi.
Halen gerek Ankara, gerekse Şam, iyi ilişkiler içinde olmanın ortak çıkarlarının gereği olduğuna inanıyor. Geçmişte farklı düşünce ve hesapları bulunan Suriye'nin bu noktaya gelmesi önemli bir gelişme.
Son dönemde ABD'nin baskıları ile daha da izole duruma düşen Şam yönetimi, Türkiye'nin dostluğuna ihtiyaç duymuş, hatta eski bazı pürüzleri (Hatay, su meselesi gibi) bir yana bırakıp, Türkiye'ye karşı pragmatik bir tavır almayı ve Ankara'ya yaklaşmayı tercih etmiştir.
***
BU yılın başlarında Türkiye Şam'a karşı bazı açılımlar yaparken (ve bu arada o dönemde başbakan olan Abdullah Gül Şam'a ilk resmi ziyaretini gerçekleştirirken), ABD bundan hiç hoşlanmadığını hissettirmiş, hatta bu yakınlaşmanın önünü kesmek istemişti.
Türk diplomasisi buna rağmen, bu yakınlaşmayı sürdürmeye yönelik yeni adımlar attı. Başbakanlar, Dışişleri bakanları düzeyinde karşılıklı ziyaretler, temaslar gerçekleşti.
Washington'un Türk - Suriye temaslarına karşı çıkması, bu ülkeyi "haydut devletler" listesine almış olmasından, yani Şam yönetimini Hizbullah, İslami Cihad gibi örgütleri barındırmakla ve desteklemekle suçlamasından kaynaklanıyor. Bir ara ABD'nin açıkça tehdit ettiği Suriye'ye karşı bir askeri müdahalede bulunacağı haberleri dahi yayılmıştı. Bu söz konusu olmamakla beraber, Bush yönetiminin Suriye'yi "terörist örgütlere göz yummaktan veya destek vermekten vazgeçirmek için", yoğun baskı altında tutmak istediği de açık...
Ne var ki, Ankara - teröre karşı aldığı tutuma rağmen - bu konuda ABD'den farklı düşünüyor ve davranıyor. Diğer bir deyişle, Suriye konusunda Türkiye ile ABD'nin çıkarları - ve duruşları - aynı doğrultuda görünmüyor.
***
TÜRKİYE'deki terör eylemlerinin, dış politikaya bazı önemli yansımaları olacağını daha önce de yazmıştık. Ankara şimdi dış ilişkilerinde, başka ülkelerin "terör" veya diğer bir deyişle "güvenlik" konusunda Türkiye'ye karşı alacakları tavrı, verecekleri desteği, belirleyici bir kriter olarak değerlendirecektir.
Bu bazı eski düşmanlıkların dostluğa dönüştürülmesini sağlayacağı gibi, bazı eski dostlukların zayıflaması sonucunu da yaratabilir...