Sami KOHEN
- UYGULANAN eğitim sisteminde ezbercilik yok... Amaç her şeyi öğretmek yerine, hayatta kullanılacak, fonksiyonel bilgileri vermek, öğrencilerin analiz, sentez ve yaratıcılık yeteneklerini geliştirmektir... Önemli olan ders kitabı değil, öğrencinin bizzat çalışarak başvuracağı referanslardır, geliştireceği soru sorma tekniğidir... Bu modelin esası "öğrenmeyi öğrenmek"tir... Bu bilgi çağında öğrencilere, "dayanıklı bilgi" vermek ve de onlara serbest tartışma olanağını sağlamak gerek...
Bu sözleri üst rütbeli bir "üniformalı"dan duymak, Genelkurmay Başkanlığı'nın düzenlediği, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) "eğitim ve öğretim sistemini" tanımaya yönelik 4 günlük geziye katılan 40'a yakın gazeteciyi ve yazarı şaşırttı doğrusu...
* * *
TUĞGENERAL Volkan Kaplama'nın, Ankara'da düzenlenen brifinglerin birinde verdiği bilgiler, açıkçası TSK'ya bağlı okullarda uygulanan eğitim sisteminin, "sivil" okullardakinin çok daha ilerisinde olduğu gerçeğini ortaya koydu. Nitekim 1996 - 97 döneminde uygulamaya konan yeni sistem, yukarda saydığımız yenilikleri getiriyor. Bu yöntemler, yıllarca üzerinde çalışılarak geliştirildi. "Asker" bu çalışmaları yaparken, "sivil" kesimden, üniversitelerden, akademik çevrelerden yararlandı...
Ve sonuçta, eski uygulamaları geride bırakan, daha çağdaş, daha ileri bir modeli hayata geçirdi.
Halen askeri okullarda uygulanan eğitim sistemi Milli Eğitim Bakanlığı'nın programından ayrılmıyor mu? Örneğin bu okullarda, aynı ders kitapları esas alınmıyor mu? Bu modelde serbest tartışma, sorgulama gibi özellikler, ordudaki disiplin ve hiyerarşi kavramına ters düşmüyor mu? Böylece Türkiye'de askeri ve sivil kesimde iki farklı eğitim sistemi mi uygulanıyor? Bu farklı insan tipi yaratmaz mı?..
Geziye katılan gazetecilerin kafasını kurcalayan bu sorulara verilen yanıtlar açıktı:
- Milli Eğitim Bakanlığı'nın programından ayrılmak söz konusu değil. Askeri okullarda aynı kitaplar okutuluyor. Ancak, askeri okullarda öğretim yöntemlerinde farklılıklar var... Demokratik ve analitik kavramlar askerlikle pekala bağdaştırılabilir. Yeni model de bunu gösteriyor. Kaldı ki, bu sistem "Emret Komutanım" düzenini ve disiplinini bozmuyor... Askeri okullarda farklı bir insan yetiştirilmiyor. Uygulanan model 2000'li yılların insanını hazırlamayı hedefliyor...
* * *
BRİFİNGİ düzenleyen komutanlar ve üst rütbeli subaylar, TSK ile MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) arasında bir farklılık (veya ayrım) bulunmadığını vurguladılar. Askeri okullarda uygulamaya konan sistemin, diğer okullardan üstün olduğu izlenimini verecek, övücü ifadeler kullanmamaya bilhassa özen gösterdiler.
Ama bunları duyan ve gören gazeteciler doğrusu bu alanda askeri kesimin daha atak davrandığı ve daha ileriye geçtiği izlenimini edindiler.
Bu da bizi, eğitim alanında askerin sivile "fark atması"nın nedenlerinin iyice incelenmesi gerektiği sonucuna götürüyor...
TÜRK askeri çevreleri, bazı Arap ülkelerinin İsrail ve ABD ile yapılmakta olan deniz tatbikatı konusunda kopardığı yaygarayı ciddiye almıyor.
Diğer bir deyişle Genelkurmay, bu tür ortak egzersizleri ve İsrail ile programlanan işbirliğini, bu tepkilerden etkilenmeden, sürdürmeye kararlı.
Resmi ağızlar, "arama - kurtarma" gibi sıradan bir egzersize karşı böyle bir tepki gösterilmesini yersiz buluyorlar. İsrail ile askeri eğitim anlaşmasına karşı çıkan Araplara, Türkiye'nin buna benzer 32 anlaşmaya imza koyduğunu hatırlatıyorlar.
Bununla beraber, askeri çevreler İsrail ile yürütülen işbirliğinin, Türkiye'nin güvenliği ve savunma yeteneğinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıdığını belirtiyorlar. Dolayısı ile Türkiye, kendi çıkarlarının gerektirdiği bu stratejiyi sürdürecektir...
Bu arada Ankara, Arap ülkeleri ile yakınlaşmaya yönelik girişimler de planlamaktadır. Bu bağlamda Dışişleri Bakanı İsmail Cem bazı Arap ülkelerini ziyaret etmeyi planlıyor.
Diğer bir gelişme de, Türkiye'nin, bazı Arap ülkeleri - Mısır ve Ürdün -
ve ABD'nin katılımı ile ortak bir tatbikat düzenleme önerisi üzerinde çalışmasıdır. İsrail'in yer almayacağı böyle bir tatbikata bu Arap ülkelerinin sıcak bakacağı umuluyor.
Bu yöndeki çalışmalar ve temaslar sonuç verirse, Türkiye Ortadoğu'da "iki şeritli" - yani daha dengeli - bir politika izlemek imkanını bulacaktır...
Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr