Sandıktan çıkan sonuç, çoğunluğun -bazı düş kırıklıklarına ve bıkkınlığa rağmen- geçen nisan ayındaki referandumda ağır basan "evet" pozisyonunu koruduğunu ve iktidara "devam" sinyalini verdiğini gösteriyor.Özellikle CTPnin bu kez 14 ay önceki seçimlerden çok daha güçlü (yüzde 44.5 oy, 25 sandalye) çıkması, Kıbrıs Türk toplumundaki önemli bir tavır değişikliğini ortaya koyuyor: Henüz birkaç yıl öncesine kadar CTP, birçok kesimde "alerji" yaratan, hatta büyük kuşku ile bakılan bir parti idi. UBPnin başını çektiği "sağ" oyların üç ikisini, CTPnin içinde bulunduğu "sol" da üçte birini elde ediyordu.Şimdi seçmenler, partiler gibi, katı ideolojik çizgilerle birbirlerinden ayrılmıyorlar. "Statükocu" kesim, oyların ancak üçte birini, "çözüm yanlısı" kesim ise üçte ikisini temsil ediyor...* * *Bu sosyopolitik değişimin birçok nedeni var: Adada ve bölgede koşullar değişti... "AB faktörü" mevcut şartlardan bıkan geniş kitleyi ve özellikle yeni kuşağı değişim ve çözüm yönünde itti... CTP, Mehmet Ali Talatın liderliğinde, daha merkeze ve pragmatik bir çizgiye kaydı... Ankarada AKP iktidarı çözüm yönünde, yeni stratejiler geliştirmeye başladı...Nedenleri ne olursa olsun, pazar günkü seçimlerden çıkan sonuç halkın çoğunluğunun ne istediğini veya kime ve neye umutlarını bağladığını, gözlerin önüne serdi.Bu olgu, gelişmeleri hâlâ eski duygu ve düşüncelerle izleyenleri, ortaya çıkan yeni tabloyu daha gerçekçi bir değerlendirmeye tabi tutmaya sevk etmelidir.* * *Büyük olasılıkla, yeni bir CTP-DP koalisyonunun kurulmasına yol açacak olan seçim sonucu, pratikte neyi değiştirecek? Bu, çözüm çabalarını nasıl etkileyecek?Bir an için, seçimlerin tam tersi sonucu verdiğini düşünelim. Eğer Annan Planına, ada Türklerini ABye taşıyacak bir çözüme ve dünyaya açılmaya karşı çıkan güçler iktidara gelseydi, herhalde bundan en çok Rum lideri Papadopulos ve onun yandaşları mutlu olacak ve rahatlayacaktı. O zaman kez Türk tarafı yoğun baskılara hedef olacaktı. Sonuçta statükonun devamı, Ankara için çok ağır siyasal komplikasyonlar, Kıbrıs Türkleri için de büyük sıkıntılar yaratacaktı...Tabii ki Lefkoşada yeniden çözümden yana bir hükümetin göreve gelmesi, hatta nisan ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde -adaylığının kesinleşmesi halinde- Talatın kazanması, çözümü garantilemez. Türk tarafının çözüm istemesi ve uzlaşmaya yanaşması yetmiyor. Aynı tutumun Rum tarafınca da gösterilmesi şart.* * *KKTCdeki seçim sonucunu, ABden ABDye ve BMye kadar, dış dünya sevinçle karşıladı. Bu sevincin ve bu vesile ile resmi açıklamalarda ifade edilen desteğin, pratik bir değer taşıması gerek. Örneğin, Türk KKTCye karşı izolasyona son verecek çeşitli önlemlerin uygulamaya konması gibi... Papadopulosa uzlaşmaz tavrını değiştirmesi için baskıların yapılması gibi...AB, ABD ve BMden şimdi beklenen, KKTCdeki seçim sonucunu çözüm için bir fırsat olarak değerlendirip gerekli adımları artık gecikmeden, cesaretle atmasıdır... skohen@milliyet.com.tr KKTCdeki seçim sonucunun ne ifade ettiği açık: Kıbrıs Türk halkının çoğunluğu, değişimden ve çözümden yana olan CTPye ve koalisyon ortağı DP ile bu temelde bir politika izleyen Talat hükümetine desteğini tazeledi, kredisini uzattı.