Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

GENELKURMAY Başkanlığı'nın basın için düzenlediği turda gezdiğimiz askeri lise, Harp Okulu ve Harp Akademileri düzeyindeki çeşitli eğitim kuruluşlarında gördüklerimiz, dün de belirttiğimiz gibi, askerlerin eğitim alanında sivillere fark attığı gerçeğini ortaya koyuyor.
Bu hepimizin zihninde şu soruların yer almasına yol açıyor: Bu farkın sebebi nedir? Askeri okullarda modern, çağdaş bir eğitim sistemi uygulanırken, sivil okullar genelde neden bunun gerisinde kalıyor?
Şunu hemen belirtmek gerek: Askeri okullarda okuyanlar, farklı - yani daha imtiyazlı - bir zümreden gelmiyor. Onlar da "halk kütleleri"nin bir parçası. Örneğin Ankara'daki Harp Okulu'nda halen okuyan 3 bin gencin yüzde 30'u memur, yüzde 21'i de işçi ailelerinin çocukları. Askeri liseden sonra subay olmak için 4 yıl okuyan bu öğrencilerin, "insan unsuru" olarak sivil kesimdeki lise veya üniversitelerde okuyanlardan farkı yok.
Fark, yetişme tarzında. Genelde dış ülkelerde de, askeri kesimde yetişme tarzı, sivil kesinden farklı oluyor. Ancak özellikle Batı ülkelerinde çağdaş eğitim sisteminin uygulanışında temel bir fark yok. Hatta yüksek öğretimde, (dünyaca ünlü birçok üniversitelerde görüldüğü gibi) standard'lar daha da yüksek. Ancak bizde (bazı okulların ve üniversitelerin son zamanlarda gerçekleştirdiği atılımlara rağmen) durum genelde öyle değil...
* * *
BUNUN çeşitli nedenleri var.
Kabul etmeli ki, askeri kesimdeki okulların maddi imkanları daha müsait. Dolayısı ile modernleşmeye gerekli yatırımları yapabiliyor...
Ankara'daki Harp Okulu'nda, 8 öğrenciye bir bilgisayar düşüyor. İstanbul'daki Harp Akademileri'nde her subayın evinde bir bilgisayar var.
Askeri okullarda esas nitelik değil, niceliktir.
Öğrenciler ona göre seçiliyor, ona göre yetiştiriliyor. Sivil eğitim ise ülke çapında çok geniş bir nüfusa hitap ediyor. Bazı bölgelerde sınıf, hatta okul sıkıntısı çekiliyor. Askeri okullarda (şimdi modern bir sistemle U şeklinde düzenlenen) sınıflarda en çok 27 öğrenci varken, devlet veya bazı özel okullarda bu sayı iki mislini buluyor.
Ancak, aradaki farkın daha da önemli bir nedeni var: O da, askeri kesimin disiplin, planlı çalışma gibi nitelikleridir. Askeri okullarda başarı oranının yüksek olmasında kuşkusuz bunun payı büyüktür.
Harp Okulu dahil, çeşitli askeri okullarda şimdi uygulanan model dün de saydığımız birçok yenilikleri getirmiştir. Bu sistem, 21'inci yüzyıl insanını yetiştirme hedefine yöneliktir. Ezbersiz, dayanıklı bilgi edinme, araştırma, serbest tartışma ortamı yaratma, lider yetiştirme gibi unsurları kapsayan bu sistemin gerekleri yerine getirilmektedir. Örneğin Harp Okulu'nda "liderlik ve yönetim laboratuvarı"ndan "psikolojik danışma ve rehberlik" merkezine kadar çeşitli bölümler kurulmuştur. Eğitimin odak noktalarından biri de, "sistem mühendisliği"dir. Bütün bunlar zengin kütüphanelerle, kapalı TV, Internet, CD - Rom sistemleri ile takviye etmiştir.
Bu sistemin uygulanması ile, şimdi yetişmekte olan subayların önümüzdeki dönemde TSK'nın çeşitli kademelerine bu yeni anlayışı götürecekleri umuluyor. Nitekim, bu anlayışın şimdiden birçok kıtalara (yani "tabana") yayılmaya başladığı görülüyor...
* * *
ASKERLERİN eğitim alanındaki bu performansı kuşkusuz etkileyici. Ama aynı zamanda düşündürücü...
Düşündürücü tarafı şu: Eğitim gibi ülkenin geleceği açısından yaşamsal bir önem taşıyan bir alanda, sivil yönetim, askerlerin gerisinde kalmamalıdır. Bunda siyasilere büyük bir sorumluluk düşüyor.
Ordu kendi bünyesinde 21'inci yüzyılın liderlerini yetiştirmek için şimdiden kollarını sıvamış durumda. Sivil yönetim ise bu yönde büyük bir çaba içinde görünmüyor. Oysa şu anda dahi Türkiye lider sıkıntısı çekiyor.
Sivil güçler (özellikle siyasiler) bu yönde inisiyatiflerini kullanmazlarsa, önümüzdeki yıllarda, yazımızın başında değindiğimiz farklılık, daha da derinleşebilir...

Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr