Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aslında Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi bölge ülkeleri, özellikle Irak konusunda, ABD'ye yakın durduklarını öteden beri gösteriyorlar. Gerçi genelde Arap dünyasında kamuoyu ABD'nin müdahalesine ve işgaline karşıdır. Ancak bu ülkelerin resmi politikaları, Washington'a çoğu kararlarında sessiz bir destek sağlamıştır.Bu, Bush'un yeni planı için de geçerlidir. Bu ülkelerin en büyük endişesi, Irak'ta şimdiki kaosun devam etmesi ve Şiilerin Sünnileri saf dışı ederek Irak'a tamamen hâkim olmasıdır. Bu bakımdan sözü geçen ülkelerin hükümetleri, ABD'nin özellikle Sünni-Şii dengesini kurmadan ve makul ölçüde bir istikrar sağlamadan Irak'tan çekilmesini istemiyorlar.Sünni çoğunluğa sahip bu ülkeler, son zamanlarda Irak'ta kontrolün giderek Şiilerin (ve hatta Şii milislerin) eline geçmesinden çok rahatsızlar. Bu bakımdan ABD'den beklentileri, bu gidişata son vermesi ve bu yönde El Maliki yönetimini de zorlamasıdır. ABD Başkanı George W. Bush'un yeni Irak stratejisini ilan etmesinin hemen ardından Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın çıktığı Ortadoğu turnesinin başlıca amacı, bu politikaya Arap ülkelerinin desteğini sağlamaktır. Washington'un yeni stratejisi de aslında bu yönde gelişiyor. Ne ilginçtir ki, şimdiye kadar Bush yönetimi, düşlediği "yeni Ortadoğu" projesi çerçevesinde "özgürlük ve demokrasi"yi hep ön planda tutuyordu. ABD Başkanı hemen hemen bölgeyle ilgili her konuşmasında bu "değerleri"n gerçekleşmesini stratejisinin esas hedefi olarak gösteriyordu.Şimdi bu öncelik kalkmış görünüyor. Washington, Irak'ta kendi durumunu kurtarmak, çıkarlarını tatmin etmek ve İran'ı izole etmek için, bölge ülkeleri ile daha sıkı stratejik ilişkiler kurmak çabasında.Bu ülkelerin Sünni olması da rastlantı değil. Bazı analistler, Ortadoğu coğrafyasının halen Sünni-Şii ayrımı temelinde yeniden şekillenmekte olduğunu ve ABD'nin de bir "Sünni ittifakı"nın oluşmasını teşvik ettiğini belirtiyorlar. "İttifak" abartılmış bir terim olabilir, ama bir "kamplaşma"dan söz etmek mümkün. ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın bölgedeki gezisi bu açıdan anlam taşıyor...Bu "gruplaşma" her konuda tam bir görüş birliğinin ve ABD'ye tam desteğin var olduğu anlamına gelmiyor tabii... Irak'ın geleceği ve İran'ın davranışları, bu ülkelerle ABD arasında belirli bir yakınlık, hatta beraberlik sağlıyor. Ama -örneğin İran konusunda olduğu gibi- uygulanacak politikalar üzerinde büyük farklılıklar vardır. "Demokrasi" lafta... ABD'ye yakın sayılan Arap ülkelerinin Washington'dan farklı ve hatta açıkça onun aleyhinde tavır aldıkları başlıca konu tabii Filistin meselesiyle ilgilidir.Aslında bu sorun, gecesini gündüzünü Irak meselesine -ayrıca son dönemde İran krizine- ayıran Başkan Bush'un gündeminde arka plana düşmüştür. Zaten Clinton yönetiminin tersine, Bush yönetimi daha baştan Ortadoğu barışı için "yol haritası"nı adeta rafa kaldırmıştır.Condi Rice'ın şimdiki turnesine "Filistin-İsrail cephesi"nden başlaması olumlu bir işaret. Nitekim Bakan, "ABD'nin bu meseleye angajmanını derinleştirmeyi ve barış çabalarını hızlandırmayı amaçladığını" belirtti. Niyet iyi ama; bunun nasıl gerçekleşeceği belli değil.Bu, Rice'ın bakan olalı, bölgeye yaptığı sekizinci ziyaret. Bu seferkinin geçmiştekilerden daha başarılı olacağına ilişkin fazla bir umut yok. Özellikle bölgenin bugünkü karışık ortamında. skohen@milliyet.com.tr "Yol Haritası" rafta!