Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlk bakışta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ın, Başbakan Erdoğan'ın ve Dışişleri Bakanı Gül'ün -PKK ve Kerkük boyutlarıyla- Kuzey Irak sorunu konusunda söylediklerinde, birbirine ters düşen ifadeler görmek mümkün.Örneğin Başbakan, Iraklı Kürt liderlerle bir diyalog kurma bağlamında "Neden olmasın?" derken ve Dışişleri Bakanı da "Önce siyasetin yapacağı şeyler var" gibi bir ifade kullanırken, Genelkurmay Başkanı, "PKK'ya destek verenlerle ne konuşacağız?" diye soruyor.Ancak bu demeçler, ayrıntılarıyla -ve de yönetilen sorularıyla birlikte- dikkatle okunduğunda, "Hükümetle asker arasında derin bir çatlak"tan söz etmenin pek de doğru olmadığı anlaşılır...Bu konuda Genelkurmay Başkanı'nın "asker", Başbakan'ın "siyasetçi" ve Dışişleri Bakanı'nın da "diplomasinin başı" sıfatıyla konuşup pozisyonlarının gerektirdiği vurguyu yaptıklarını dikkate almak gerek. Demeçleri nasıl okuduğunuza bağlı. Çelişkili de bulabilirsiniz, tamamlayıcı da... Aslında Türkiye'nin (sivili ve askeriyle) isteği, Kuzey Irak'la ilgili meselelerin ve özellikle PKK'nın oradaki varlığının barışçıl yoldan halledilmesidir. Ankara aylardan beri özellikle ABD ile temas halinde bu konuda bir ilerleme kaydedilmesini bekliyor.Türkiye, Irak'a halen egemen olan gücün ABD olduğu mantığıyla hareket ederek bu meselenin halli umudunu daha çok Washington'a bağlamıştır. Ankara açıkçası "ikinci adres" olarak görülen merkezi Irak hükümetinin -kendi iç sorunları nedeniyle- PKK konusuna pek eğilemediğinin de farkındadır. Bugün Ankara'ya gelmesi beklenen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdülmehdi'ye bu konuda Türkiye'nin düş kırıklığı ve de beklentileri bir kez daha iletilecektir.Ancak bu meselede Iraklı Kürt liderlerin tavrı büyük önem taşıyor. Açıkçası Barzani'nin ve ayrıca Irak Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Talabani'nin Kuzey Irak'taki PKK sorununun çözümünde Türkiye'ye destek olmak yönünde bir eğilim göstermesi, bir diyalog ortamı yaratabilir ve çok şeyi değiştirebilir.Kürt liderler şimdiye kadar böyle bir işaret vermedikleri gibi, Türkiye'ye karşı (özellikle Barzani'ler) sert çıkışlarıyla Türkiye'de büsbütün güvensizlik ve öfke yaratmışlardır.Bununla beraber, gerek hükümet, gerek Dışişleri Bakanlığı, Kürt liderliğinden olumlu sinyaller gelirse ve onlarla görüşmenin yararlı olacağı kanaatine varılırsa, bu yönde bir açılım yapabilir. Sinyal gelirse... Meselelerin diplomasi yoluyla, barışçıl şekilde halli prensibi Türkiye'nin her zaman -diğer ülkelerin sorunları için de- savunduğu bir politikadır. Bunu kendi sorunları için sonuna kadar uygulaması doğaldır ve gereklidir.Askeri çözüm hep son seçenek olarak düşünülür. Askerin düşünme tarzı da budur. Aslında askeri müdahaleler konusunda en duyarlı ve bilinçli olanlar da askerlerdir.Ancak asker her olasılığa karşı da hazır olmak durumundadır. Bu bağlamda Genelkurmay Başkanı'nın ima yoluyla da olsa verdiği mesajlar, kolayca anlaşılabilecek niteliktedir. Ve bir bakıma bu uyarılar, diyalog için uğraşan diplomasiye bir ağırlık kazandırmaktadır.Bu açıdan bakılırsa, hükümet ile Genelkurmay'dan gelen son beyanları birbirinin tamamlayıcısı olarak görmek de mümkün... skohen@milliyet.com.tr Diplomasi yürümezse...