Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, bu konuda kararını açıklarken, uluslararası camiaya da şöyle seslendi: "Bizimle dost olun. Yoksa siz rezil olursunuz"!..Güvenlik Konseyi 23 Aralık'ta 1737 sayılı kararını oybirliğiyle aldığı zaman, İran'a verilen mühlet içinde tavrını değiştirmezse, daha ağır yaptırımlara maruz kalacağı uyarısında bulunmuştu.İşte şimdi Ahmedinecad bu uyarıya da meydan okuyor ve nükleer politikasını bildiği gibi sürdüreceğini ilan ediyor.O halde bundan sonra ne olacak? ABD ne yapacak? BM ne gibi yeni önlemler alacak?Mesele döndü dolaştı, tekrar geçen aralık ayındaki kritik noktaya geldi... BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a, nükleer programı çerçevesinde uranyum zenginleştirme çalışmalarını durdurması için verdiği 60 günlük sürenin dolması üzerinde Tahran'dan gelen mesaj şu oldu: Ültimatoma ret: İşe devam... Diplomasiden umut kesilmez; ama herhalde önümüzdeki günlerde diyalogdan çok, sürtüşme olasılıkları konuşulacak.Washington'dan bunun sinyalleri gelmeye başladı bile... ABD, bu hafta Körfez'e ikinci uçak gemisini sevk etti. Kuveyt, Bahreyn ve Arap Emirlikleri'ndeki Amerikan üslerinde bir hareketlenme var. Bu arada BBC'nin haberine göre, Pentagon İran'a karşı olası bir operasyonda sadece nükleer tesisleri değil, bu ülkenin askeri ve stratejik altyapısını hedef alan planlar hazırlamış durumda...Gerçi bütün bu planlar ve hareketlenmeler, ABD'nin şu yakınlarda İran'ı mutlaka vuracağı anlamına gelmez. Ancak amaç ne olursa olsun, bu tür güç gösterileri daima tehlikelidir. Gergin bir ortamda, "yanlış hesap" veya "kaza" aslında tarafların dahi arzulamadığı veya ummadığı felaketlere yol açabilir...Böyle bir terslik olmayacağını varsayarsak, mantık eninde sonunda tarafların bu sorunu gene diplomatik yollardan çözümlenmesini gerektiriyor.Peki, böyle bir olasılık var mı?Açıkçası, Ahmedinecad'ın şu sırada masaya oturmaya pek niyeti yok. ABD, Rusya, AB ve Almanya'nın oluşturduğu (ve geçmişte İran'la diyalog için uğraşan) Dörtler Grubu da, bu şartlarda müzakerelerin başlamasına pek şans vermiyor... Çatışma olur mu? O zaman geriye Güvenlik Konseyi'nin daha sert yaptırımlar üzerinde bir karar alması kalıyor ki, şimdiden çeşitli başkentlerde bu konuda temaslar başladı bile.Ancak bu da kolay ve de sonucu garanti olan bir seçenek değil. Düşünülen yaptırımların kapsamı ve de dozajı ne olacak? Bu konuda Güvenlik Konseyi'nde görüş birliği sağlanabilir mi? Böyle bir karar çıksa bile, etkisi ne olur? İran bu yaptırımlar nedeniyle geri adım atar, nükleer gelişmelerini durdurur mu?Bütün bu sorular, ciddi şüpheler uyandırıyor. Gerçi önümüzde bir Kuzey Kore örneği var. Uluslararası camianın baskıları sonucunda Kim Jong İl, geri adım attı ve nükleer faaliyetini durdurdu.Ama Kuzey Kore ile İran arasında farklar var. En önemli faktörlerden biri, Kuzey Kore'nin ekonomik bakımdan dış baskılara fazla dayanamayacak durumda olması, ayrıca Çin ve Rusya dahil, yakın komşularının da ona yaptırım ve baskı uygulama politikasına aktif olarak katılmasıdır. İran için aynı durumdan söz etmek zor.Ancak bu, İran ile anlaşmazlığın diplomasiyle çözümlenmesi şansının hiç bulunmadığı anlamına gelmez. Bugün zor görünen şey, beklenmedik gelişmelerle, yarın gerçekleşebilir. Bu da bir umut... skohen@milliyet.com.tr Diyalog mümkün mü?