Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

AB adayları için düşünülen "daimi Konferans"ın tam olarak ne olacağı belli olmadan (büyük olasılıkla "içi boş" olacak), Yunanistan Türkiye'ye karşı vetosunu çekti...
Belki "veto" demek için henüz erken, buna şimdilik kibarca "muhalefet" diyelim; ama Başbakan Simitis'in, tam 17 gün sonra yapılacak Lüksemburg Zirvesi'nde gerçek vetosunu kullanması, sürpiz olmayacak. Simitis önceki gün Lüksemburg'daki "geçici zirve"de, niyetlerini açıklamak suretiyle, bunun sinyalini vermiş oldu.
Türkiye'nin "daimi Konferans"a dahil edilmesine karşı çıkan tek AB üyesi Yunanistan. Simitis Türkiye'nin şu üç şartı yerine getirmesi halinde, vetosunu kullanmayacağını bildirdi: 1) Türkiye, Kardak sorununu Lahey Adalet Divanı'na götürsün. 2) "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin AB üyeliğine karşılık, KKTC ile bütünleşmekten vaz geçsin. 3) Yunanistan ile ilişkilerde, iyi komşuluk ilkelerine uysun...
Bazı AB üyeleri, Yunanistan'ın bu çıkışından rahatsız oldu. Bazısı sesini çıkarmadı. Bazısı - özellikle dönem başkanı Lüksemburg - Simitis'i ikna etmek için, bu Konferansın zaten üyelik müzakeresi süreci ile ilgili olmadığını, Türkiye'nin esasen bu sürecin içinde bulunmadığını söyledi. Yani, bu vesile ile, bu dostlar, baklayı ağızlarından çıkarmış oldular!..
* * *
ÖTEDEN beri Yunanlılar "AB'de Türkiye'ye karşı esas engel Yunanistan'dır" dendiğinde, bunun doğru olmadığını öne sürerler ve kulağınıza eğilerek "gerçek engel Almanya'dır" diye fısıldarlar.
Lüksemburg toplantısında esas ve tek engelin Yunanistan olduğu açıkça ortaya çıktı. Almanya dahi bu kez itiraz etmedi. (Aslında "içi boş bir Konferans"a karşı neden etsin ki?)...
Oysa Simitis daha geçenlerde Girit'te Başbakan Yılmaz'a Türkiye'nin AB üyelik başvurusunu destekleyeceğine ilişkin söz vermişti. Aslında Yunanlılar mantıklarını kullanırlarsa, AB içindeki bir Türkiye'nin, dışlanan bir Türkiye'den kendilerine daha yakın, daha dost olacağını anlarlar. Simitis gibi bir liderin, Türkiye'yi AB'de veto etmek tehdidi ile öne sürdüğü şartlara boyun eğeceğini düşünmesi, doğrusu şaşırtıcıdır.
Yunanistan'ın hesabı, herhalde AB'nin bu çıkış karşısında, öne sürülen şartları Türkiye'ye kabul ettirmeye çalışacağıdır. Diğer bir deyişle, Atina Türkiye'ye karşı "AB baskısı" kartını oynamaya çalışıyor.
Peki, AB gerçekten Yunanistan'ın bu oyununa gelecek, ona boyun eğecek mi? Yoksa, 14 üye bir olup AB'nin "yaramaz çocuğu"nu yola getirmeye mi çalışacak?
* * *
AVRUPALI diplomatlar, özel konuşmalarda, Simitis'in son çıkışından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar. Ama bunun ardından dedikleri iki şey var. Birincisi şu: "Yunanistan'ı inadından vazgeçirmek çok zor. Elindeki veto silahını kullanabilir. Hatta fazla üstüne gidersek, AB'nin tüm genişleme politikasını mahvedebilir. Bunun için Yunanistan'ı tahrik etmeden ikna etmek gerek. Şu sırada AB diplomasisi bu yönde büyük çaba harcıyor"...
AB yetkililerinin söylediği ikinci husus da şöyle özetlenebilir: "Türkiye'nin, AB kriterlerine uymak için yapması beklenen şeyler belli.
Simitis'in öne sürdüğü koşullar da bu doğrultudadır. Türkiye'nin şu sırada böyle bir esneklik göstermesi işi kolaylaştıracaktır"...
Bu tür sözler AB'nin Simitis'in çıkışı karşısında "sen bunu yapmaktan vazgeç, çünkü bu ters sonuç verir" diyeceğine, bir nevi arabulucu gibi davranıp Türk ve Yunan görüşlerini "uzlaştırma"ya çalıştığı izlenimini veriyor.
Eğer AB böyle bir tavır takınır ve doğrudan Yunan engelini kırma cesaretini göstermezse, Simitis Lüksemburg zirvesinde pekala vetosunu kullanabilir. O zaman da günahı AB'nin boynuna...





Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr