Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk diplomasisi yıl boyunca karşılaştığı eski ve yeni sorunlarla baş edebilmek, sesini duyurmak ve aktif bir rol sahibi olmak için büyük çaba harcadı.Bu çabaların başarılı olduğu durumlar oldu, istenen sonucu vermediği zamanlar da...Dış politikada -diğer alanlarda olduğu gibi- her girişimin ve çabanın, herkesi tatmin edecek sonuçlar vermesi beklenemez tabii...2006 bilançosu bu açıdan değerlendirilirse, -sonuç her zaman arzulandığı biçimde gerçekleşmemiş de olsa- performansın genelde oldukça iyi olduğu söylenebilir.* * *Yıl içinde Türk dış politikasına hâkim olan belli başlı konularla ilgili gelişmelere kısaca bakalım: Sona ermek üzere bulunan 2006 yılı, Türkiye'nin dış politikası açısından, oldukça hareketli, zaman zaman sıkıntılı, genelde zor bir sene oldu. AB ile bütünleşmek, 2006'da Türk dış politikasının öncelikli ve ağırlıklı hedefi oldu. Ankara bu çabalarında bazen umutlandı, bazen hüsrana uğradı. "Tarama" işleminin ardından ilk dosyanın masaya gelmesiyle, "üyelik için müzakere süreci" resmen başlamış oldu.Ne var ki, Kıbrıs Rum tarafının manevraları, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerin engellemeleri, bu süreci tehlikeye soktu. "Tren kazası"nı önlemek için harcanan çabalar sonunda bulunan formül, gerçi 8 dosyayı askıya alıyor, ama "müzakere süreci"nin devamını sağlıyor. Ancak gene de Rumların ve diğerlerinin "Demokles'in Kılıcı"nın gölgesinde... AB İLE AŞK VE NEFRET! 2006'da ikili ilişkilerdeki hasarın giderilmesi çalışmaları hızlandırıldı, karşılıklı üst düzey ziyaretler, görüşmeler yapıldı. Hava epey yumuşatıldı. Hatta (temmuzda) bir "ortak vizyon" belgesi bile imzalandı. Ama öte yandan, ABD'nin Kuzey Irak'taki PKK varlığına son vermesi yönünde Ankara'nın sürekli ilettiği taleplerin yerine getirilmemesi, düş kırıklığı ve güvensizlik yarattı. "Koordinatör" ataması da, somut bir sonuç vermedi. ABD İLE İNİŞ-ÇIKIŞ Türkiye yılın başında Kıbrıs sorununda atağa kalkarak bir "Eylem Planı" sundu. Ne var ki çözüm için atılan bu adım pek ses vermedi. Rum tarafı BM'yi bir kenara iterek AB'yi bu meseleyi sahiplenmeye zorladı. "Limanlar meselesi" ile bunda bir ölçüde başarılı da oldu. BM nezaretinde müzakerelerin yeniden başlaması için harcanan çabalar ise sonuç vermedi. KKTC'de birleşme umutları kaybolurken, güneyde de çok kimse adanın bölünmüşlüğünü artık bir gerçek olarak görmeye başladı. KIBRIS'TA BEKLE-GÖR Irak başta olmak üzere bölgenin çeşitli meseleleri yıl boyunca Türkiye'yi çok yakından meşgul etti. Kuzey Irak'taki Kürt yönetimiyle zaman zaman gerginlikler yaşandı ve doğru dürüst bir diyalog da kurulamadı... Ankara, İran, Suriye, Lübnan ve Filistin sorunlarında, ABD politikalarından ayrılan yeni stratejiler geliştirdi, aktif girişimlerde bulundu. Başta Batı'da yadırganan ve eleştirilen bu barışçı çabalara, yıl sonunda yeniden hız verildi.* * *Türk dış politikası 2006'da, Batı ile işbirliği çizgisini korudu. Fransa gibi müttefiklerinin dostane olmayan karar ve davranışları karşısında dahi, bir "rota değişikliği"ne gitmedi.Ancak bu arada Türk diplomasisi giderek kendi çıkarlarına uygun inisiyatiflerde bulunmaya, özellikle bölge ülkeleriyle bağlarını güçlendirmeye ve manevra alanını genişletmeye özen gösterdi.Türkiye siyasal ve ekonomik rolünü ve önemini, "Medeniyetler İttifakı"ndan "Doğu-Batı enerji koridoru" projelerine kadar, çeşitli alanlarda sergilemek olanağını da buldu.Türkiye gerçekten 2006'da çok sık dünya medyasında sözü edilen, uluslararası forumlarda konuşulan "kilit bir ülke" oldu. Bu da, bütün zorluklara ve sıkıntılara rağmen, 2007'ye geçecek bir "değer" olarak görünüyor. skohen@milliyet.com.tr ORTADOĞU'DA HARP VE SULH