Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara basit görünen bu "formalite" değişikliğine itiraz etti. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in sert demeci, Iraklılara, böyle bir değişiklik üzerinde ısrar ettikleri takdirde, alışverişin kesilebileceği mesajını iletti. Hatta medyada, böyle bir durumda Türkiye'nin Irak'a karşı bir nevi ekonomik ambargo uygulayabileceği haberleri dahi çıktı...Kuşkusuz işin bu noktaya gelmesi iki taraf için de iyi olmazdı. Ne de olsa Türkiye ile Irak arasında gelişen ticaretin önemli bir kısmı Habur kapısından yapılıyor, ayrıca Türk firmaları çeşitli sektörlerde Kuzey Irak ile doğrudan iş yapıyor...Birkaç gün süren bu anlaşmazlık nihayet dün SOMO'nun yeni şartından vazgeçip işlemlerin eskisi gibi sürdürüleceğini bildirmesi üzerine, halledildi. İLK bakışta olay "ticari" nitelikteydi... Irak'ın milli petrol şirketi SOMO, komşu ülkeye petrol ürünleri sevk eden Türk firmalarına, anlaşmalarını uzatabilmeleri için yeni bir şart koşuyordu: Bundan böyle gerekli izin için Bağdat'a değil, Kuzey Irak'taki Kürt yönetimine başvuracaklardı... Ankara'da resmi ağızlar olayı tamamen "ticari" olarak nitelendirmekle beraber, diplomatlar bunun ucunda "siyasi" bir boyut da görmediler değil...Zaten Devlet Bakanı Tüzmen ve diğer yetkililerin sert tepki göstermelerinin nedeni de, bunu basit bir "ticari formalite"nin ötesinde, "siyasal amaçlı" bir girişim olarak görmeleridir.Bir analistin deyişiyle, SOMO'nun çıkışı bir "deneme balonu" idi. Amaç da, Türkiye'yi Kuzey Irak'taki bölgesel (Kürt) yönetimine "muhatap kılmak"tı... Oysa Ankara Irak'la ticari ilişkilerinde muhatap olarak sadece Bağdat'taki merkezi otoriteyi kabul ettiğini göstermeye kararlı idi.Türk yetkililer, bu resmi tutumun Kuzey Irak'taki Kürtlerle alışveriş yapılmayacağı anlamına gelmediğini de vurguluyorlar. Nitekim Türk firmaları o bölgede büyük faaliyet içindeler. Direkt ticaret gelişiyor. Direkt uçak seferleri yapılıyor. Direkt müteahhitlik ve hatta petrol arama projelerinde Türk şirketleri önemli bir rol alıyor...Bir Türk yetkilisinin deyişiyle "Ankara bu alanda hiçbir engel çıkarmıyor"...Ama kabul etmeli ki, bu tür ilişkilerin dışında, Ankara'nın bölgeye -özellikle bölge insanlarına- bakış açısı, daha farklı. Hatta bazı hallerde çelişkili... Deneme balonu! Türkiye bir yandan Kuzey Irak'la direkt ticarete taraftar; ama öte yandan bölgedeki resmi makamları görmezlikten gelmek eğiliminde...Ankara bir yandan Irak'taki rejimi meşru sayıyor, hükümetini tanıyor, anayasasını da (bazı değişikliklerin yapılmasını istemekle beraber) geçerli kabul ediyor; ama öbür yandan anayasanın öngördüğü gevşek federal yapıyı (ve özellikle Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimi) tasvip etmiyor...Türk liderleri bir yandan çeşitli vesilelerle Kuzey Irak'taki Kürtleri Türkmenler gibi, "akraba" olarak gördüklerini söylüyorlar; ama öte yandan Ankara, (bazı Kürt liderlerinin söylemlerinin de etkisiyle) onlara soğuk hatta düşman gözüyle bakıyor...Nihayet, Türkiye bir yandan Kuzey Irak'taki PKK varlığının sona erdirilmesi için, Irak hükümetinin ve Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin desteğine ihtiyaç duyuyor; ama diğer yandan, onların "özel temsilcilik mekanizması" içinde beklenen rolü oynamalarını sağlayamıyor...Kısacası, Türkiye'nin Irak politikası, bu ülkedeki gerçekleri dikkate alan bazı ayarlamaların yapılmasını, yapıcı diyalogların kurulmasını ve yeni açılımların gerçekleştirilmesini gerektiriyor. skohen@milliyet.com.tr İnce ayar...