Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın eşiyle birlikte tatilini geçirmek için Türkiye’yi seçmesi anlamlı. Bu, Suriye liderinin ülkemize sempatisini gösterdiği gibi, Türk-Suriye ilişkilerinin ileri bir noktaya ulaştığını ortaya koyuyor.
Bu ziyaretin zamanlaması da ilginç. Türkiye’nin arabuluculuğuyla yürütülen Suriye-İsrail “dolaylı” görüşmeleri, belirleyici bir aşamaya girmiş bulunuyor... İran nükleer krizi, kritik bir noktada. Başkan Esad hafta sonu Tahran’daydı. İran lideri Ahmedinecad haftaya İstanbul’da olacak... İsrail’de ve Filistin’de beklenmedik olaylar oluyor.. Irak geleceğiyle ilgili önemli kararlar arifesinde...
Suriye liderinin şu sırada Türkiye’ye “turistik” amaçlarla da olsa gelmesi, Başbakan Erdoğan ile bütün bu konuları -ve tabii ikili ilişkilerdeki gelişmeleri- ele alması ve sonuçta Ankara ile Şam’ın politikalarını koordine etmesi için bir fırsat sağlıyor.
Bu bakımdan, Beşar Esad’ın bu gezisi için “hem ziyaret, hem siyaset” demek mümkün!
Görüşmelerde ilerleme
Türkiye’nin geçen mayıstan beri ev sahipliği yaptığı Suriye-İsrail görüşmelerinde, Türk yetkililerinin deyişiyle “Ciddi mesafe kat edilmiş bulunuyor”. Şimdiye kadar tam bir gizlilik içinde yürütülen dört turda taraflar arasında “iyi bir anlayış”ın sağlandığı söyleniyor.
Türkiye’nin üstlendiği arabuluculuk çerçevesinde, bu süreçte İsrail ile Suriye arasındaki meseleler dört başlıkta toplanıyor: Birincisi, güvenlik düzenlemeleri... İkincisi toprak ve sınır uyuşmazlığı... Üçüncüsü, normal ilişkilerin kurulması... Dördüncüsü de, su meselesi...
Bunlardan ilk iki konuda, şimdiye kadar yapılan temaslarda ilerleme kaydedildi. En azından iki taraf, şimdi birbirinin pozisyonunu daha iyi değerlendirecek durumda. İlk iki turda çerçeve ve yöntem konusundaki mutabakattan sonra, son iki turda, esas meselelere girilebildi. Bu da, ağustos ayı içinde yapılması beklenen 5’inci tur için müsait bir zemin oluşturuyor.
Diplomatik çevreler, bu turlarda yeterli ilerleme kaydedildikten sonra, İsrail ve Suriyeli müzakerecilerin “doğrudan” masaya oturup yüz yüze görüşebileceklerini söylüyorlar. Bu, ne zaman mümkün olabilir? Buna verilen yanıt şöyle: “Doğrudan müzakerelerin yapılacağı açıklandığı gün, sorunların yüzde 95’inin çözümlenmiş olduğuna kanaat getirebilirsiniz”...
Yeni bir sıkıntı
Şimdiye kadar kaydedildiği söylenen ilerlemelere rağmen, henüz o nokta pek yakın görünmüyor.
Bunun önemli bir nedeni de, İsrail’deki iç politika gelişmelerinin yarattığı sıkıntı...
Suriye ile dolaylı görüşmelerin başlamasında, Türkiye üzerinden Şam’a, “İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekilmeye hazır olduğu” mesajını gönderen Başbakan Ehud Olmert’in büyük payı var.
Oysa Olmert, kendisine karşı yöneltilen yolsuzluk suçlamalarının baskısıyla, istifa etme kararını ilan etmiş bulunuyor.
Bu durumda, görüşmeler ne olacak?
Bu sorunun yanıtı, kimin başbakan olacağı ve onun Suriye ile müzakerelere nasıl baktığı sorusuna bağlı. Şimdiden adı geçen Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile eski Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz’ın bu konudaki yaklaşımları farklı. Kaldı ki, siyasi belirsizlik yüzünden görüşmelere ilgi azalacaktır.
Bunca çabadan ve belirli ilerlemeden sonra, İsrail-Suriye görüşmelerinin iç politika faktörlerinden ötürü aksaması veya askıya alınması yazık olur. Türk yetkililer, her şeye rağmen, sürecin devam edeceğini umuyorlar.