Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KESİN tarihi güvenlik nedeniyle açıklanmıyor, ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki ayın başlarında Bağdat’a gideceği sır değil. Ankara’da bu ziyaretle ilgili çalışmalar son aşamasında...
Bu, Saddam rejiminin devrilmesinden beri bir Türk başbakanının Irak’a gerçekleştireceği ilk resmi ziyaret olması açısından, önemli bir gelişme...
Türkiye ile şimdiki Irak rejimi arasındaki üst düzey direkt temaslar daha çok Iraklı liderlerin (Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Başbakan Nuri el Maliki gibi) Ankara’yı ziyaretleriyle sağlandı.
Bu dönemde Türk liderleri (örneğin eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer) bilinen hassasiyetlerden ötürü, Bağdat’a gitmemeyi tercih ettiler. Oysa diğer bölge ülkeleri başkanları -örneğin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad- Talabani ve El Maliki ile görüşmek için, ABD işgali altındaki Bağdat’a gitmeyi ihmal etmediler.
Bununla beraber, Türk diplomasisi boş durmadı ve yeni Irak rejimi ile çeşitli yollardan temaslarını sürdürdü, bu arada Irak’ın geleceğini görüşmek üzere komşu ülkeler konferansının öncülüğünü yaptı, ayrıca çeşitli Iraklı grupları bir araya getirmeye çalıştı...

Biz de varız...
Ankara’nın şu sırada Bağdat ile ilişkilerine, başbakan düzeyindeki bir ziyaret ile yeni bir ivme kazandırmaya karar vermesi çok yerindedir.
Bu ziyaretin ana hedefi, ikili ilişkileri stratejik bir zemine oturtmaktır. Yani amaç yakın bir işbirliğini çeşitli alanlara yaymak ve bunun için de gerekli mekanizmayı kurmaktır.
Nitekim bu gezi sırasında ortak bir deklarasyonla, bir “Stratejik İşbirliği Üst Komitesi”nin kurulması bekleniyor. Eş başkanlığını iki başbakanın paylaşacağı bu komitede Dışişleri, İçişleri, Enerji, Ticaret bakanları da yer alacak. Bakanlar kendi aralarında toplanıp somut projeler hazırlayacaklar. Kısacası bu mekanizma, iki ülke arasında diplomasiden güvenliğe, ticaretten enerjiye kadar, çeşitli alanlarda sürdürülür bir işbirliği kurmaya çalışacak.
Bunun anlamı şudur: Irak yeni bir yapılanma ve bir geçiş dönemindedir. Ankara bu komşu ülke ile ilişkilerini uzun vadeli bir perspektiften bakarak şimdiden düzenlemek ve geliştirmek durumundadır. Daha açık bir deyişle, Türkiye’nin Irak’ta var olduğunu (siyasal ve ekonomik alanda tabii) göstermesi gerekiyor.
Erdoğan’ın Bağdat’ı ziyareti ve stratejik işbirliği belgesi, bu yönde atılacak önemli bir adım olacaktır.

Münasebetsiz laflar
Bu ziyaret, münhasıran “Irak devleti”yle yeni bir ilişki düzeni kurmayı amaçlıyor. Ama bu, Türkiye’nin hassas olduğu Kuzey Irak’taki gelişmelerin de konuşulmayacağı anlamına gelmez. Kaldı ki, Başbakan’ın ve heyetin görüşeceği liderler arasında -Talabani ve Hoşyar Zebari gibi- Kürt kökenli siyasetçiler de var.
Ankara, son zamanlarda -MGK’nın bu yılın başlarında aldığı tavsiye kararı çerçevesinde- Kuzey Irak’taki Kürt yönetimine bazı açılımlar yapmış, bunun sonucunda yeni bir yakınlaşma havası esmaya başlamıştır.
Ne var ki, Mesut Barzani’nin İtalyan “Il Tempo” gazetesine bu hafta verdiği demeç Türkiye’ye karşı eski duygu ve düşüncelerini koruduğunu gösteriyor ki, bu da (Neçirvan Barzani dahil) diğer Kürt yöneticilerin görüşlerine ters düşüyor.
Bu gibi lafların Irak’ta Türkiye ile yakın işbirliği isteyen geniş kitlelerin desteklediği yeni stratejik işbirliği projesini gölgelemesine izin verilmemelidir...