Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu konuda, ABD başta olmak üzere, Batıdan Arap dünyasına kadar, birçok ülkede ciddi kaygılar ifade ediliyor."Washington Post"taki bir yazıda, Irakta Şiilerin galibiyetiyle sonuçlanan seçimlerin, ABDnin bu ülkeye karşı askeri harekâta girişirken yapmak istediklerine tam ters düştüğü belirtiliyor. Gazeteye göre, Bush yönetimi Bağdatta laik bir rejimin kurulmasını beklerken, şimdi Şiilerin zaferi sonucunda teokratik bir yönetimin ortaya çıkması olasılığı" ile karşı karşıya bulunuyor.Bununla beraber, gazeteye göre ABDnin hükümet yetkilileri, Irakta Şiilerin ve diğer etnik grupların farklı kültür ve tarihlerini dikkate alarak, bu ülkenin İranın dümen suyundan gitmeyeceğine inanıyorlar.***ASLINDA bu son görüş daha mantıklı görünüyor.Doğru, seçimlerden Şiiler galip çıktı. Halen büyük Ayetullah Ali el Sistani, "Irakın en güçlü adamı" durumunda. Ama, Irak uzmanlarının belirttiği gibi, İran ve Irak Şiilerini birbirinden ayırt etmek gerek. Nitekim El Sistaninin çevresindekiler dahi, bunu vurguluyorlar ve Ayetullahın amacının İran modeli bir İslam rejimi oluşturmak olmadığını söylüyorlar.El Sistani her ne kadar İranda doğmuş ve hayatının önemli kısmını orada geçirmişse de, görüşleri "Hümeynist çizgi"de olmamıştır. Iraka döndükten sonra da İrana karşı mesafeli davranmıştır.Geçenlerde görüştüğümüz bir Iraklı akademisyenin deyişiyle, Iraklı Şiileri İranlı Şiilerden ayıran farklı bir ulusal kimlikleri vardır. Nitekim İran-Irak savaşında Iraklı Şiiler bunu kanıtlamıştır.Dolayısıyla gerek dini inanç ve ideoloji, gerekse ulusal davranış olarak, Iraktaki Şiilerin, İran modeli bir rejim kurması ve hele Tahranın nüfuzu altına girmesi pek olası görünmüyor.***BU kanıyı güçlendiren diğer bir faktör de, Irakın nüfus kompozisyonudur. Bu ülkede Sünnilerin önemli kısmı, Kürtler, Hıristiyanlar, ayrıca etkin laik kesim, Irakta bir "molla rejimi"nin kurulmasına müsait değil. Unutmamalı ki Şii siyaset adamları (ve partileri) arasında da İslam radikalizmine karşı çıkanlar var...Ama her şeye rağmen, Irakta şimdi başlamakta olan "yeniden yapılanma" (ve bu arada yeni anayasayı hazırlama) sürecinde, din konusunun hararetle tartışılacağı ve çeşitli kesimlerin üzerinde uzlaşabileceği bir formülasyon için yoğun çaba harcanacağı kesin. Halen yürürlükte olan geçici anayasa için de öyle olmamış mıydı? O zaman da büyük tartışmalardan sonra, şu ifadeler üzerinde uzlaşma sağlanmıştı "İslam, Irak hukukunun kaynaklarından biridir. İslami prensiplere aykırı kanun yapılamaz"...Şimdi mesele, yeni yönetimin bunun ötesinde İslamın rolünü ve etkisini artıran yeni yasalar, kurallar getirip getirmeyeceğidir. Örneğin kadın hakları, eğitim, giyim-kuşam, alkol, vs. gibi hassas konularda...*** GEÇENLERDE önde gelen Iraklı bir Şii ruhani liderle görüşen bir diplomatımızdan duydum: Yaptıkları samimi bir sohbet sırasında Şii lider şöyle demiş: "Irak, Türkiye gibi laik olmayacak. Ama İran gibi teokratik de olmayacak"...Bakalım Irak kendine uygun nasıl bir model yaratacak... skohen@milliyet.com.tr IRAKtaki seçimlerden sonra çok tartışılmaya başlayan bu sorudan kastedilen şey şu: Şii hâkimiyeti altındaki Irakta, İrandakine benzer bir "molla rejimi" kurulur mu?.. Bağdattaki Şii ağırlıklı yönetim, Tahranın etkisi altına girer mi?