Ortadoğu'da artık çığırından çıkan olayların "nereye kadar gideceği" sorusu, ister istemez bir felaket senaryosunu akla getiriyor. Yalnız İsrail'i ve Filistin'i değil, bütün bölgeyi ve dünyayı derinden sarsacak bir "kabus senaryosu"...
Eğer İsrail tankları Ramallah'a girip Yaser Arafat'ı karargahında kıstırmasaydı ve eğer Filistin militan grupları İsrail sivil hedeflerine karşı intihar saldırılarını sıklaştırmasaydı, bugün bambaşka bir senaryo - bir "barış senaryosu" - gündeme gelmiş olacaktı. ABD'li temsilci Anthony Zinni'nin sağlamaya çalıştığı ateşkes gerçekleşebilecek, Tenet ve Mitchell planları uygulamaya konabilecek ve barış süreci yeniden başlayabilecekti...
Ne yazık ki bu senaryo artık hayal. Bölge barış değil, savaş sürecine girmiş durumda...
* * *
SON günlerde olup bitenler ve onun arkasındaki çeşitli faktörler dikkate alınınca, bundan sonra neler olabileceğini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
Önce İsrail - Filistin cephesinde ve Ortadoğu'da şimdiki durumun nelere gebe olduğuna bakalım:
İsrail "terörü topyekün ortadan kaldırmak gerekçesi ile" bütün dünyayı ayağa kaldıran Ramallah operasyonuna girişti. Şaron'un niyeti bu amansız askeri kampanyayı "sonuna kadar" götürmek. Dolayısı ile, İsrail - Filistin cephesinde uzun sürecek bir savaş başlamış bulunuyor.
Bu savaşta İsrail'in ezici askeri gücüne karşılık, Filistin'in elinde iki önemli koz var: Birincisi Arafat, diğeri de intifada...
Arafat artık sadece Filistin Arap halklarının değil, bütün dünyanın gözünde bir mazlum. Onun şahsında Filistin davası uluslararası camiada şimdiye kadar nasip olmayan ölçüde sempati ve destek görüyor.
İsrail'in bu strateji ve yöntemlerle amacına ulaşabileceği de çok şüpheli Çünkü Filistin sorununun "askeri çözümü" yok. Yani şiddet yolu ile ne İsrailliler güvenliğe kavuşabilir, ne de Filistinliler devlet kurabilir...
* * *
OLAYLAR böyle giderse gerginlik bütün bölgeyi saracak, Mısır, Ürdün gibi 'ılımlı' Arap ülkeleri İsrail ile ilişkilerini kesecek, İsrail ile Arap komşuları arasında çatışma tehlikesi ortaya çıkacaktır.
Son aylarda tırmana tırmana bugünkü haline gelen İsrail - Filistin çatışmasının sonucu olarak iki tarafta da halk, birbirine karşı derin bir nefret ve intikam alma duygusu içinde. Bu kadar kan döküldükten sonra, yalnız bugünkü kuşak değil, gelecek nesiller de bu duygulardan kolay kolay kurtulamazlar. Olayların bizce en tehlikeli ve kaygı verici bir boyutu da bu...
* * *
KRİZİN bütün dünyayı da etkileyecek birçok yanı var: Eğer gerçekten çatışmalar büyürse, uluslararası camia - ve özellikle Batı - bir şekilde müdahale etmek durumunda kalacaktır. Bu aşamada BM'nin etkisiz, AB'nin aciz, ABD'nin de kararsız kaldığı görülüyor.
Olayların Ortadoğu'daki dengeleri sarsmasının yanı sıra, kaygı verici olası sonuçlardan biri de Arap ve İslam dünyasının Batı'ya ve özellikle ABD'ye karşı cephe alması, ayrıca uluslararası terörizmin de bundan cesaret alarak yayılmasıdır...
Umarız sağduyu hakim olur ve böyle bir kabus da yaşanmaz...