Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye'nin sürekli değişen, yoğun gündemi nedeni ile bu hafta Gürcistan Cumhurbaşkanı Edvard Şevardnadze'nin Ankara'yı ziyareti dikkatleri pek çekmedi; ama bu gezi sırasında söylenen sözler, imzalanan anlaşmalar ve ilişkilere verilen yeni yön, bölge politikası açısından büyük önem taşıyor.
Bu ilişkiler, konuk liderin deyişi ile, "stratejik ortaklık" düzeyine erişmiş bulunuyor.
Bunun anlamı, iki ülkenin her alanda - siyasi, askeri, ticari, ekonomik, kültürel, vs. - sıkı bağlar kurması, ortak politikalar geliştirmesi, bölgesel ve uluslararası meselelerde birbirlerine danışması ve birlikte hareket etmesidir.
Şimdi Türkiye için Gürcistan, Kafkasya'da Azerbaycan'dan sonra ikinci "stratejik partner" sayılıyor.
* * *
GÜRCİSTAN'ın Türkiye'ye birinci derecede önem vermesinin ve kendisine en yakın ülke saymasının çeşitli nedenleri vardır. Bunların başında, Şevardnadze'nin ülkesinin bağımsızlığını ve ulusal birliğini korumak konusundaki kararlılığı geliyor.
Gürcistan diğer Kafkas ülkeleri gibi SSCB'nin dağılmasından sonra, "zayıf doğmuştur". Halkı fakirdir. Ülkede ayrılıkçı etnik gruplar faaliyettedir. Moskova, dolaylı yoldan hakimiyetini sürdürmek çabasındadır...
Bu koşullar altında Gürcülerin güvenebildiği tek yakın ülke Türkiye'dir. Türkiye ona hem maddi, hem manevi destek sağlayabilecek durumdadır. Ve bu destek onun egemenliğini, güvenliğini pekiştirmesine yardımcı olmaktadır.
Türkiye için de Gürcistan'ın büyük önemi vardır. Bağımsız, istikrarlı ve güçlü bir Gürcistan, Türkiye'nin Kafkasya - hatta Avrasya - stratejisinde bir kilit noktadır. Özellikle Türkiye'nin Ermenistan ile sorunlarının var olması ve Erivan'ın ağırlıklı olarak Rusya'nın nüfuzu altında bulunması, dengeler açısından da, Gürcistan'la sıkı bir işbirliğini zorunlu kılmaktadır.
* * *
KAFKASYA, Rusya'nın "arka bahçe stratejisi"nde öncelikli bölgelerden biridir. Başkan Putin güneyi ve kuzeyi ile Kafkasya'yı Rus nüfuzu altında tutmak için büyük çaba harcamaktadır. Bu bağlamda Şevardnadze'nin Türkiye'ye de güvenerek daha geniş bir manevra kabiliyetine sahip olmaya çalışması, Moskova'yı rahatsız etmektedir. Nitekim son zamanlarda Rusya'nın Gürcistan'a karşı çeşitli baskı yöntemleri uyguladığı görülüyor.
Herhalde Ruslar Türkiye'nin de Kafkasya (ve de Orta Asya) ülkeleri ile "fazla samimiyet" kurmasından ve böylece bölgede etkinliğini hissettirmesinden hoşnut değil. Bölge aynı zamanda Türkiye ile Rusya arasındaki rekabet alanlarından (Bakü - Tiflis - Ceyhan enerji boru hattı projesi gibi) biridir.
Aslında Türkiye Gürcistan'la kurulan stratejik ortaklığın Moskova'yı rahatsız etmemesi gerektiğini her vesile ile vurguluyor. Hafta başında Ankara'da üst düzey Türk ve Rus Dışişleri yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde de bu tekrarlandı. Bir yetkilinin deyişi ile "Türkiye Rusya'yı Kafkasya'da stratejik aktör olarak kabul ediyor. Rusya'nın bu rolünden sıkıntı duymuyor. Rusya'nın da Türkiye'nin bölge ülkeleri ile ilişkilerinden rahatsızlık duymaması gerekir. İki ülke bölgenin istikrarı için birlikte çalışabilirler..."
Geçen yıl eski Cumhurbaşkanı Demirel'in ortaya attığı ve bu hafta Şevardnadze'nin ziyaretinde yeniden gündeme gelen "Kafkasya İstikrar Paktı" fikri için daha ciddi çabalar harcansa bölgedeki rekabetlerin ve sürtüşmelerin yerine uyum ve eşgüdüm sağlamak mümkün olur. Bu çerçevede belki Türkiye ile Ermenistan arasındaki buzların erimesi de kolaylaşabilir.