Türkiye’nin Kıbrıs politikası değişiyor mu? AKP lideri R. T. Erdoğan’ın son demeci, içte ve dışta bu soruyu gündeme getirdi.
Avrupa basını, Erdoğan’ın sözlerini, Türkiye’nin yeni bir tavrı veya bir rota değişikliği olarak değerlendiriyor.
Gerçekten AKP liderinin beyanı, bu izlenimi güçlendirecek bazı önemli mesajlar içeriyor: Erdoğan, Kıbrıs sorununun Rauf Denktaş’ın kişisel meselesi olmadığını, onun Rumlara güvenmediğini, oysa bunun bir güven işi sayılamayacağını ve mutlaka müzakere masasına oturmak gerektiğini, KKTC’de 30 bin kişinin gösteri yapmasının üstünde durulması gereken bir anlam taşıdığını ve de en önemlisi, son 30 - 40 yıl izlenen politikayı doğru bulmadığını söylüyor.
Bu tür değişik düşünceler Türkiye’de ilk kez bir iktidar partisinin lideri tarafından açıkça ortaya atılmış bulunuyor. Erdoğan’ın demeci Ankara’nın - ve Denktaş’ın - "resmi" pozisyondan çok fraklı, yepyeni bir yaklaşımı sergiliyor...
* * *
BAŞTAKİ soruya dönersek bu, gerçekten Türkiye’nin Kıbrıs politikasında bir değişikliğin işareti mi?
Bunu söylemek için daha çok erken. Çünkü: 1) Erdoğan AKP’nin başında ama, hükümeti (dolayısı ile esas politika yapımcısını) temsil etmiyor. 2) Başbakan dahil, hükümetin aynı düşünceyi paylaştığını varsayarsak dahi (ki bu yanlış olmaz), gene yeni yaklaşımın ne ölçüde bir "devlet politikası" olduğu sorusunu sormak gerekiyor.
Türkiye’de çok önemsenen "devlet politikası"nın oluşturulmasında (ve hele değiştirilmesinde) siyasi - askeri kurumların (establishment) büyük rolü var. Kıbrıs konusunda bu kurumların - en azından şu ana kadar belli olan - tavrında böyle bir değişiklik yok.
Üstelik Kıbrıs politikasında esas söz sahibi "direkt ilgili kişi" olan Denktaş’ın böyle bir değişikliğe hiç de taraftar olmadığı da açık. O kadar açık ki, adada esen değişim rüzgarlarını dahi görmezlikten geliyor, 30 bin kişiyi bulan (KKTC ölçülerine göre çok büyük) bir gösterici kitlesinin isteklerini hiçe sayıyor...
Durum bu olunca, Erdoğan’ın son söylediklerini Kıbrıs politikasında ciddi bir değişikliğin başlangıcı olarak görmek zor... Bu olsa olsa bu yönde yüzeye çıkan bir eğilim veya bir ilk sinyal...
* * *
NE var ki, Kıbrıs konusunda ilk kez Türkiye’de ve KKTC’de öylesine derin bir görüş ayrılığı ve restleşme görülüyor.
Bunun odağında da Denktaş yer alıyor. Gene ilk kez Denktaş özellikle KKTC’de ve ayrıca Türkiye’de ağır eleştirilere hedef oluyor ve yıpranıyor. Geçmişte KKTC liderine gelen saldırıların veya baskıların kaynağı dış dünya (özellikle Rum kesimi) iken, şimdi buna bizzat Kıbrıs Türk halkı (sadece muhalefeti de değil) eklenmiş bulunuyor.
Yaşamının büyük kısmını Kıbrıs davası uğruna harcamış bir lider için doğrusu bu, çok üzücü ve zor bir durum...
Denktaş bugün artık yeni konjonktürü, değişen şartları ve özellikle statükonun devamından yana bir pozisyonun yaratacağı büyük sıkıntıları ciddi olarak düşünmek zorundadır.
* * *
DENKTAŞ gibi, Ankara da zor bir seçim yapmak durumunda. AKP liderliğinin Kıbrıs politikasında sinyalini verdiği "yeni ayar"ın gerçekleşmesi, özellikle siyasi - askeri bürokrasinin alacağı tavra bağlı. Bir de tabii, hükümetin Erdoğan’ın demecinde belirtilen yeni yaklaşımı yaşama geçirme hususunda göstereceği kararlılığa...
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025