KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, geçen mart ayında yeni Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas ile yaptığı görüşmeden sonra, 2008’in Kıbrıs’ta bir “çözüm yılı” olabileceğini söylemişti.
Önceki gün Brüksel’de Associated Press’e özel demeç veren Talat, bu konuda iyimserliğini koruduğunu, yani yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varılabileceğini belirtti.
Aslında “Mart zirvesi”nden sonra kurulan 7 teknik komitenin ve 6 çalışma grubunun toplantılarında elle tutulur bir ilerleme kaydedilmiş değil. Zaten iki lideri geçen cuma günü, tekrar bir araya gelmeye iten neden de buydu.
Bu son buluşmada, çalışmaların hızlandırılması üzerinde mutabakat sağlandı. Ancak bu toplantının önemi, Talat ile Hristofyas’ın Kıbrıs sorununun esasına ilişkin parametreler üzerinde yeni bir mutabakata varmalarıdır.
Aradan günler geçtikten sonra, ortak bir açıklama ile ilan edilen bu mutabakatın içeriği, hâlâ Rum kesiminde tartışılıyor. Eski Rum Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos ve diğer bazı liderler, bu mutabakata ateş püskürüyorlar.
Kilit ifadeler
Aslında bu mutabakat, Türk tarafının öteden beri savunduğu tezin kilit noktalarını -ve ifadelerini- içeriyor.
Görüşmenin sonunda yayımlanan ortak açıklamada, bu ifadelerin aynen yer almış olması büyük önem taşıyor.
Bu ifadeler, metinde şöyle geçiyor: “İki lider, siyasi eşitlik zemininde, iki kesimli, iki toplumlu bir federasyona bağlılıklarını belirttiler. Bu ortaklık, tek uluslararası kimliği olan ve ayrıca eşit statüleri bulunan Kıbrıs Türk kurucu devleti ile Kıbrıs Rum kurucu devletinden oluşan federal bir hükümete sahip olacak”...
Açıklamada kullanılan “siyasi eşitlik, kurucu devlet, ortaklık” gibi sözcükler, şimdiye kadar Rum tarafının ağzına almak istemediği, Türk tarafının ise çözüm için olmazsa olmaz saydığı esasları ifade ediyor.
Bu bağlamda, siyasi eşitlik ve ortaklık kadar, Türk ve Rum (iki ayrı) “kurucu devlet” (constitutent state) teriminin kullanılması, gerçekten Türk tarafı için çok önemli bir kazanım.
Papadopulos ve diğer Rum liderlerin Hristofyas’ı geri adım atmak, hatta “davayı satmak” ile suçlamasına şaşmamak gerek...
Kelime oyunu
Aslında Rum tarafı şimdiye kadar çözümü, Kıbrıs’ın siyasal yapısında, temel değişiklik yapmadan, ufak tefek “rötuşlarla” sağlamak peşindeydi. Türk tarafı ise, “sil baştan bir yapılanma” istiyordu.
Ortak açıklama şimdi Türk tezinin ağırlık kazandığını gösteriyor.
Ama dikkat! Kıbrıs meselesinde yıllardan beri kullanılan sözcüklerin -yayımlanan belgelerin henüz mürekkebi kurumadan- farklı şekilde algılandıkları çok görüldü. Dileyelim ki, bu kez de, benzer kelime oyunlarına girişilmez...
Eğer gerçekten ortak açıklamadaki ifadeler taraflarca ortak bir anlayışla benimsenirse, bundan sonraki görüşmelerde adanın gelecekteki siyasal yapısını kurmak pek zor olmayacak. Ancak bu arada, toprak, mülkiyet, yerleşikler, göçmenler, Türk kuvvetlerinin durumu gibi problemlere çözüm bulmak da pek kolay olmayacak...
Bu bakımdan Talat’ın umduğu gibi bütün bu zor işler yıl sonuna kadar halledilebilirse, Kıbrıs’ta bir mucize gerçekleşmiş olacaktır!