Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami Kohen
LEFKOŞA

ÖNÜMÜZDEKİ Pazartesi Kıbrıs'ta önemli bir etkinlik gerçekleşiyor.
Söz konusu olan, 19 Mayıs dolayısıyla KKTC'de yapılacak törenler ve başta Büyük Millet Meclisi ile Kıbrıs Türk Meclisi üyelerinin yapacağı futbol maçı değil. Olay bölünmüş adada, BM kontrolündeki dar "ara bölge"de Türk ve Yunan pop sanatçıları Burak Kut ile Sakis Ruvas'ın birlikte verecekleri konserdir.
Bu etkinliğin birkaç ilginç yanı var:
1- Konser, vaktiyle Türklerin futbol karşılaşmaları için kullandığı Taksim Sahası'nda gerçekleşecek. Bu sahaya Taksim denmesi, Kıbrıs Türklerinin, "Taksim" tezine meylettiği döneme rastlar. O zamandan bu yana, Kıbrıs fiilen bölündü. Şimdi bu sahada, "yan yana barış içinde yaşama" mesajı verilecek...
2- Konserin 19 Mayıs'ta yapılması da ilginç bir rastlantı. O gün KKTC'de resmi geçitler, törenler düzenlenecek, aynı gece de bu pop konseri yer alacak. Fanatik Rumlar bundan hiç hoşnut değiller. Atatürk'ün Samsun'a çıktığı günün Rum "Pontus varlığının" sona ermesi anlamına geldiğini öne sürerek, bu konsere karşı çıkıyorlar...
3- Bu müzik etkinliğinin önemli sembolik bir anlamı var: Kıbrıs Türkleri ve Rumları ilk kez, aynı sıralarda oturarak, ortak bir pop konseri izleyecekler. Şimdiye kadar iki tarafın insanlarını - ve hele gençlerini - bir araya getiren, bu boyutta bir etkinlik olmamıştı. Bu, yeni bir yumuşama sürecinin ses veren "prelüd"ü yani başlangıcı olacak.
* * *
TAKSİM Sahası'ndaki konser, Türk ve Rum siyasi parti temsilcilerinin bu yılın başlarında kararlaştırdıkları bir dizi güven artırıcı önlemden biridir. Birkaç haftadan beri bu yönde sessiz sedasız birtakım temaslar oluyor. Örneğin bu ayın başlarında bir grup Rum üniversite öğrencisi KKTC'deki Akdeniz Ünivesitesi'ne gelip, incelemeler ve temaslar yaptılar. Rum gençler, "Biz Kuzey Kıbrıs'ta böyle bir üniversite ve böyle bir gençlikle karşılaşacağımızı hiç tahmin etmemiştik" dediler.
Gene bu çerçevede 13 Haziran'da bir ortak konser daha verilecek. Türk tarafından Livaneli, Rum tarafından da (Theodorakis'in rahatsızlığı nedeniyle onun yerine) Farandiru ile birlikte sahneye çıkacaklar... Onun peşinden gene Haziran için planlanan önemli bir ortak etkinlik de Türk ve Rum futbol takımları arasında iki maç... Biri Türk, diğeri Rum kesiminde!..
Bu arada haftaya özellikle işadamı Şarık Tara'nın girişimi ile, İstanbul'da "dörtlü" bir olay gerçekleşecek. İlk kez KKTC ve Rum kesiminden işadamları Türkiye'den ve Yunanistan'dan gelen meslektaşlarıyla ortak bir toplantı yapacaklar.
Böylece Türkiye'yle Yunanistan arasında başlayan yumuşama sürecine benzer bir süreç de Kıbrıs'ta iki kesimin insanları arasında da gerçekleşmek üzere...
* * *
KUŞKUSUZ, bir çeyrek yüzyıldır birbirleriyle hiç temas etmeyen ada Türklerinin ve Rumlarının çeşitli vesilelerle bir araya gelmesi bile önemli ve anlamlı bir gelişme.
Taksim Sahası'ndaki konser, bunun ilk ciddi sınavı olacak. Olayın riski var tabii. Üç bin Türk ile üç bin Rum, ilk kez bir araya geliyor! Bu, her şeyden önce kritik bir güvenlik sorunu yaratıyor. Her iki tarafta da buna karşı çıkanlar var. Bazısı bunu sabote etmek de isteyebilir. Bu nedenle BM Barış Gücü seferber olmuş durumda. Saha "ara bölge"de olduğu için güvenliği BM askerleri sağlayacak. Türk ve Rum polisi de "ara bölge" sınırında önlem alacak. Sıkı kimlik kontrolü ve üst - baş araması yapılacak.
Herkesin dileği (tabii birkaç fanatik dışında) herhangi bir provokasyonun olmaması ve iki tarafın gençlerinin yan yana oturarak güzel bir konseri alkışlayıp, Taksim Sahası'ndan dostça ayrılmasıdır. Bu gerçekleşirse, bu pop etkinliği, yumuşama sürecine önemli bir katkıda bulunacaktır.
KKTC Başkanı Rauf Denktaş bize bu konseri şöyle değerlendirdi: "Sıkı kontrol altında yapılacak olan bu konser, iyi bir başlangıç olacaktır. İlerde böyle bir kontrol olmadan da başka etkinliklerin yapılacağını umuyorum. Böyle bir yumuşama sürecinin başlaması, iyi bir şey. KKTC öylesine kökleşti ki, bundan bize zarar değil, yarar gelir"...
Aynı görüşü ana muhalefet partisi CTP Başkanı Mehmet Ali Talat da paylaşıyor. Onun deyişiyle; "artık böyle bir yumuşama süreci için ortam uygun. Büyük çoğunluk bunu arzuluyor. Risk var, ama risk olmadan da hiçbir ilerleme kaydedilemez"...
Gelecek ay New York'ta Denktaş - Klerides görüşmesi gerçekleşecek gibi. Bu yönde çalışmalar ilerlerken, bu tür etkinliklerin yer alması, çözüm aşamalarını ne ölçüde etkiler? Türkiye'nin siyasal krize sürüklendiği bir sırada, Kıbrıs sorununun çıkmazdan kurtulması ne kadar mümkün? KKTC'de bu konuda ne düşünülüyor?.. Bundan sonraki yazımızın konusu da bu...

Yazara Emails.kohen@milliyet.com.tr