İlk bakışta şu soru akla gelebilir: Ankara ile Tahran arasındaki yakınlaşmanın yeni boyutlar almasının, İran'ın BM Güvenlik Konseyi'nin, nükleer programıyla ilgili ültimatomunu reddetmesiyle ne alakası var?İran bir kez daha BM'ye meydan okumakla, uluslararası camia tarafından "cezalandırılmak" olasılığıyla karşı karşıya. Şimdi Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı daha ağır yaptırımlar uygulaması söz konusu. Bu arada Körfez'de sular kaynıyor, ABD'nin İran'a karşı askeri bir harekât planladığı lafları dolaşıyor...Kuşkusuz bu "kötü senaryolar" gerçekleşmeyebilir. Bakarsınız diyalog kurulur, uzlaşmaya varılır... O zaman Ankara da rahatça İran politikasını geliştirmeye devam eder.Aksi halde Türkiye epey zorlanacak, belki de bir açmazla karşı karşıya kalacaktır... İran "nükleer krizi"nin patlamaya yüz tuttuğu bir sırada, Türk-İran ilişkilerinde bazı yeni açılımların ilan edilmesi, zamanlama olarak kötü bir tesadüf... İran'la ilgili son açılım, hafta başında İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki'nin Ankara ziyaretinde gerçekleşti.Son aylarda iki ülke yetkilileri arasında epey temas oldu; ancak Muttaki'nin Ankara'daki görüşmeleri ilişkilerin yeni boyutlar almakta olduğunu ortaya koydu.Muttaki ile uzun bir görüşme yapan Cengiz Çandar'ın "Referans" gazetesindeki yazısında belirttiği gibi, Ankara'daki görüşmeler "stratejik bir anlam" taşıyor. İranlı bakanın "çantasından çıkardığı öneriler" enerji alanında işbirliğiyle ilgili: Türkiye, İran'da petrol ve doğalgaz arama faaliyetine girişecek... Daha da önemlisi, İran Türkmenistan doğalgazının Türkiye'ye (ve oradan da Avrupa'ya) nakli için bir transit yol olacak...Kuşkusuz bu öneriler, henüz ham proje aşamasında. Özellikle Türkmen gazının nakliyle ilgili tasarı, çok yoğun çalışmalar ve de uzun zaman gerektirir.Ancak bu aşamada genel hatlarıyla ele alınan bu proje, İran için olduğu kadar, Türkiye için de "stratejik bir tercih" anlamını taşıyor.Türkiye şimdiye kadar, Hazar veya Kafkasya enerji hatlarına önem ve öncelik vermiştir. (Rusya ile Mavi Akım dışında tabii)... Daha bu ayın başında Türkiye'yi ziyaret eden bir ABD heyeti ile, Türkmen gazının -İran'ı "baypas" edecek şekilde- Kafkasya yoluyla Türk topraklarına ve oradan da Avrupa'ya nakliyle ilgili bir proje görüşülmüştü...Türk yetkililer, Türkiye'nin "aynı zamanda çok sayıda" petrol veya gaz boru hatlarına ev sahibi olabileceğini düşünüyorlar. Tabii ekonomik bakımdan bunun "fizibilite"si, verimliliği yeterli görülürse... Cazip projeler Ancak İran ile, sadece ekonomik faktör de yeterli değil. Bunda siyasi faktörün de etkisi büyük.Nitekim Türkiye'nin esas kaygısı da ekonomik yaptırımlardan çok, krizin şiddetlenmesinin yaratacağı siyasal ve stratejik sonuçlardır. Güvenlik Konseyi'nden ambargo ölçeğinde bir karar çıkması olasılığı zayıf. Sınırlı yaptırımlar ise, Türkiye'nin ticari ilişkisini engellemeyebilir...Ama uluslararası camianın böyle bir tavır alması ve özellikle ABD'nin bastırması, siyasal bakımdan Türkiye'yi büyük sıkıntıya sokabilir, Batı ile ilişkilerinde bir ikilem karşısında bırakabilir.Bu nedenle Ankara nükleer krizin müzakere yoluyla halledilmesini istiyor. Aynı nedenle Türk yetkililer, Muttaki'ye İran'ın esnek davranması ve kendisini uluslararası camiadan tecrit etmemesi tavsiyesinde bulundular. İran liderliğinin bu "komşu nasihati"ni dinlemesi herkesin hayrına olur... skohen@milliyet.com.tr Siyasi ikilem