Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sonuç sürpriz olmadı. Tüm nabız yoklamaları Bulgaristan'daki seçimleri, eski Kral 2. Simeon'un Ulusal Hareketi'nin kazanacağını, Başbakan Ivan Kostov'un Birleşik Demokratik Güçler iktidarının son bulacağını gösteriyordu.
Henüz iki ay önce kurulan Ulusal Hareket bu başarısını tamamen liderine borçlu. Diğer bir deyişle bu zafer, 1946'da 6 yaşında "Küçük Kral" olarak Bulgaristan'ı terk eden, 55 yıl sonra da ülkesine bir politikacı olarak dönen (tam adı ile) Simeon Borisov Soxe - Coburggotski'ye ait...
Yaşamını varlıklı bir işadamı olarak İspanya'da geçiren "Sabık Kral"ın Sofya'ya döner dönmez, öylesine kısa bir zaman zarfında, oluşturduğu Ulusal Hareketi'ni iktidara götürebilmesi, "komşu"daki değişim arzusunun ne kadar yaygın ve güçlü olduğunu gözlerin önüne sermiş bulunuyor.
* * *
OYSA, Kostov'un hükümeti, son dört yılda Bulgaristan'da önemli işler başarmıştı. Gerçekten ülke serbest piyasa ekonomisine belirli bir başarı ile geçti. Enflasyon geriledi. Özelleştirme politikasında önemli gelişmeler kaydedildi. AB ve NATO üyeliği yolunda epey mesafe kaydedildi.
Ama buna karşılık Bulgar halkı, bir sistemden diğerine geçişin ağır faturasını da ödemeye başladı. İşsizlik yüzde 18'i buldu. Yaşam koşulları zorlaştı; sosyal dengesizlikler, yolsuzluklar aldı yürüdü.
Böyle bir ortamda yapılan herhangi bir seçimde, halkın yeni bir alternatif araması doğal. Bu alternatifin kimliği ve ne getireceği tam belli olmasa bile...
Eski Kral Simeon işte Bulgar toplumuna böyle bir seçenek imajını rahatça verebildi. Simeon ve kurduğu parti, çok farklı, çok açık bir programla siyaset sahnesine girmedi. Ama halkın hoşnutsuzluklarını iyi kullanmasını bildi. Ve tabii, Simeon'un kişiliğinde, "yenilik" imajını yansıttı.
Bulgar seçmeni bir bakıma eski iktidara karşı bir "tepki oyu" verirken, umutlarını da politikaya yeni giren "yeni bir sima"ya bağladığını gösterdi...
* * *
ZAFERİNİ ilan ederken "Bulgaristan'da yeni bir başlangıç"tan söz eden, "ülke artık eskisi gibi olmayacak, ekonomik ve manevi bir yeniden doğuşa sahne olacak" diyen Simeon, gerçekten ne yapacak?
İşin garibi, Simeon partiyi kurdu, ama milletvekili adaylığını koymadı. Yani kendisi yeni Meclis'te olmayacak. Ama isterse (Anayasa mani değil) başbakan olabilir. Ancak anlaşılan bunu da istemiyor. Bu işe "birileri"ni getirecek. Hatta bu hükümetin (tek başına iktidar olabilecek durumda iken) daha geniş tabanlı (yani koalisyon) olmasını arzuladığı da biliniyor.
Ya krallık? Simeon'un monarşiyi geri getirmek istemediği de anlaşılıyor. O halde, kendisi ne olacak? Herhalde Anayasa'yı değiştirebilirse, gözünün Cumhurbaşkanlığı'nda olduğu söyleniyor.
Simeon'un kendi statüsüne ilişkin emelleri zamanla ortaya çıkacak. Yakınlarına göre şimdiki önceliği, kurduracağı hükümet aracılığı ile, köklü ekonomik ve sosyal yenilikler getirmek olacak. Bunun için de "800 gün"e ihtiyacı olduğunu söylüyor. Neden 800 gün? İş hayatındaki tecrübeleri, bir teşebbüsün başarılı olması için 800 güne ihtiyaç olduğunu gösteriyormuş...
"Komşu"ya sabır dilemek gerek!