İstanbul önümüzdeki salı günü, eşine ender rastlanan bir toplantıya ev sahipliği yapacak.
"İslam Konferansı Örgütü - Avrupa Birliği Ortak Forumu" adlı bu konferansın özelliğini, hemen ikinci başlığından anlamak mümkün: "Uygarlık ve Uyum: Siyasal Boyut"...
Çırağan Oteli'nin saray bölümünde bir araya gelecek olan 64 ülkeden 462 temsilci, mensup oldukları değişik kültürler arasında günümüzde nasıl uyum sağlanabileceği konusunu tartışacaklar.
Konferansa katılacak İKÖ grubundan 27'sinin, AB camiasından da 15'inin Dışişleri bakanları seviyesinde temsil edilmesi bu olaya Batı'nın da, Doğu'nun da verdiği büyük önemi gösteriyor.
İki günlük konferansta "devlet büyükleri"nin yanı sıra Prof. Bernard Lewis'ten Edward Said'e kadar birçok önemli düşünür ve yazar da, farklı kültürler ve uygarlıklar arasındaki önyargıları ve anlaşmazlıkları gidermenin, karşılıklı anlayış ve uyum sağlamanın yollarını araştıracaklar. Ve bu arada ilk çalışma gününün akşamı, hep birlikte "Mydonose"a gidip, bir kültür demeti sunan "Sultan of the Dance" temsilini izleyecekler...
* * *
AB ile İKÖ'ye dahil "iki farklı dünya"nın liderlerini bir araya getirmek fikri, tamamen bir "Türk kreasyonu"dur. Bu fikir 11 Eylül olayından sonra, Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından ortaya atılmış ve ekim ayından itibaren uluslararası platforma taşınmıştır.
İlk temaslardan sonra Türkiye, toplantının şubat ayında İstanbul'da yapılmasını önerdiğinde, bazı İKÖ ve AB temsilcileri "bu kısa zamanda böyle bir organizasyon yetişebilir mi?" diye sordular. Türk yetkilileri "yetişir" deyip hemen kolları sıvadılar.
Şu sırada Çırağan Sarayı'na uğrayanlar, hazırlıkların nasıl bir hızla ve şevkle sürdürüldüğünü görebilirler.
Çalışmaları yürüten Büyükelçi Murat Ersavcı'nın deyişi ile, bu konferans, Türkiye'nin farklı kültürlere sahip ulusları birbirine yakınlaştırmak, Doğu ile Batı arasında bir köprü işlevini gerçekleştirmek konusundaki istisnai konumunu, bütün dünyanın gözleri önüne serecektir.
* * *
11 Eylül olayı, dünyanın - Harvard Profesörü Samuel Huntington'un kullandığı terimle - "Uygarlıklar Çatışması"na sürüklenebileceği endişesini yaratmıştı. Hele saldırıyı izleyen günlerde, "cihat" ve "haçlı seferleri" gibi çatlak seslerin yükselmesi, dikkatleri böyle bir tehlike üzerinde toplamıştı.
Aslında bu, kültürler, dinler, uygarlıklar arasında bir çatışma değildi. Türkiye bunu daha baştan her fırsatta vurguladı. Hatta Afganistan'daki müdahalenin de böyle bir çatışmanın göstergesi olarak algılanmaması gerektiğini savundu.
Ankara'nın farklı din ve kültürlere sahip ülkeleri - İKÖ ve AB çerçevesinde - bir araya getirmek fikri, bu kaygıdan çıktı.
Bu kaygıyı - ve tehlikeyi - bertaraf etmek için, en iyisi "siyasal ve kültürel fay çizgilerinin" nasıl önlenebileceğini oturup konuşmaktır. (Bu ifade de, salı günkü panellerden birinin başlığıdır)...
Bunda önemli olan, Türk girişiminin her tarafta sıcak bir ilgi ve destek görmüş olmasıdır. Konferansa katılacak Avrupalı bir diplomatın deyişi ile, "Türkiye kadar bu işe yatkın başka bir ülke düşünülemez. Bu kritik zamanda bu girişim, herkesin yararına olacaktır"...