Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Seçim zaferinin ardından Yunan televizyonuna demeç veren AKP lideri R. T. Erdoğan Kıbrıs konusunda "Belçika modeli"ne atıfta bulunurken, herhalde - diplomaside sıkça kullanılan deyimi ile - "şeytanın ayrıntıda olduğunu" unutuyordu...
Yunanlıları ve Kıbrıs Rumlarını şaşırtan - ve de sevindiren - demecinde Erdoğan şöyle diyordu: "Tek Kıbrıs yok; Güney Kıbrıs var, Kuzey Kıbrıs var. Biz AKP olarak Kıbrıs’ta Belçika modelini benimsiyoruz ve bu işin bir çözüme kavuşabileceğine inanıyoruz. Kısa bir süre önce BM Genel Sekreteri Kofi Annan Kıbrıs’a gittiğinde ona bu öneri yapılmıştı. Şu anda sürdürülen doğrudan görüşmelerin bir neticeye bağlanmasından yanayız"...
Aslında AKP Genel Başkanı’nın bu sözleri, partinin seçim bildirgesinde Kıbrıs’la ilgili ifadelere uyuyor. Kıbrıs paragrafındaki cümleler şöyle: "Partimiz Kıbrıs sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasının gereğine inanmaktadır. Bulunacak çözümde adadaki Türk halkının varlığının, kimliğinin ve kendi geleceğini tayin etme hakkının göz ardı edilemeyeceği kuşkusuzdur. Belçika’da olduğu gibi iki toplumdan oluşan bir devlet yönetiminin kurulması, her iki kesimin de lehinedir."
Erdoğan herhalde bu çerçeve içinde ve genel bir ifade ile "Belçika modeli"ne değinmiştir...
* * *
ATİNA’da bunun "yeni iktidarın olası yeni tutumu" şeklinde değerlendirilmesi, Ankara’da henüz görevi devretmeyen hükümet çevrelerinde ve Dışişleri Bakanlığı’nda kaygı yarattı. Dışişleri Bakanı Şükrü S. Gürel, Erdoğan’ın sözleri için "cehalet örneği" gibi sert bir ifade kullanırken, bakanlık sözcüsü de demecin "Ankara’yı bağlamadığını" belirtmek gereğini duydu.
AKP’den de bu konuda farklı sesler geldi: Önceki gün Abdullah Gül, "Belçika modeli" konusunun bildirgede yer aldığını teyit ederken, dün de Yaşar Yakış (Erdoğan’a Dışişleri uzmanlarınca yapılan brifingden sonra) "Belçika modelinden sadece esinlendik. Bu (model) tek başına etkili olamaz" şeklinde konuştu.
Bütün bu çelişkili beyanlar, Kıbrıs’la yakından ilgilenen yabancı diplomatların kafasını karıştırmış bulunuyor. AKP iktidarının Kıbrıs politikasında bazı yeni ayarlamalar yapıp yapmayacağı sorusunun daha açık bir yanıtı için herhalde görevi devralmasını beklemek gerekecek...
* * *
ASLINDA "Belçika modeli", KKTC lideri Rauf Denktaş ve danışmanları tarafından çeşitli vesilelerle gündeme getirildi. Daha geçenlerde Denktaş’ın danışmanı Ergün Olgun, Avrupa Parlamentosu’ndaki bir konuşmasında, "Kıbrıs’ın Belçika’nın çift - etnikli deneyiminden yararlanabileceğini" söylemişti. Ama ne ile ilgili olarak? İşte bu detay önemli: "AB ile ilişkiler alanında"... Ergün’ün sunuşunu iyi dinleyenler veya metnini dikkatle okuyanlar, bu "detayı" hatırlayacaklardır.
Müzakerelerde Denktaş’ın danışmanı olarak görev yapan Prof. Mümtaz Soysal da dün bize bu noktanın altını çizerek anlatırken, Türk tarafının Belçika modeline sadece AB ile ilişkiler bağlamında atıfta bulunduğunu, yoksa Belçika’daki sistemin tümü ile Kıbrıs’ta uygulanmasının söz konusu olamayacağını belirtti. Nitekim Belçika’da Flamanlar ile Valonlar AB ile ilişkilerinde ayrı egemenlik haklarını kullanabiliyorlar.
Türk tarafı çözüm konusunda dış ilişkilerde Belçika, iç düzende de İsviçre modelini esin kaynağı olarak öne sürmüş bulunuyor. AKP’nin tavrı ise, tüm çözüm paketinde Belçika örneğinin esas alınabileceği izlenimini veriyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın önümüzdeki hafta sunması beklenen çözüm önerisinin de (model lafını kullanmadan) bu doğrultuda olması herhalde şaşırtıcı olmayacaktır...