Bugünkü hükümetin bir "Irak politikası" var mı, yok mu? Varsa nedir, yoksa neden yoktur?
Türkiye’de şu sırada hararetle tartışılan bu konuda görüşler farklı. CNN - Türk’teki bir programda izleyicilerin yüzde 70’inden fazlasının "Hükümetin bir Irak politikası yoktur" demesi, genel eğilimi yansıtıyor olsa gerek...
İlk bakışta bunun böyle görünmesi doğal. Bir kere iktidar partisi liderliğinin, hükümetin, Dışişleri Bakanlığı’nın zaman zaman farklı, hatta birbiri ile çelişen beyanları, bir zihin karışıklığına ve "bunların hangisi esas politikamızdır" sorusuna yol açıyor... Ayrıca günbegün uygulanan taktikler, zikzak gibi görünen girişimler, manevralar, gerçekte daha uzun vadeli bir stratejinin ve vizyonun var olup olmadığı sorusunu da akla getiriyor...
***
KABUL etmeli ki, Irak’la ilgili gelişmeler Türkiye’yi çok zor durumda bırakmıştır. Bir bakıma, yıllar boyunca "avantaj" olarak görünen jeo - stratejik önem, bu olayda risklerle dolu "sakıncalı" bir durum yaratmıştır.
Eğer Türkiye Irak krizinde karşılaştığı ikilemi "biz bu işte hiç yokuz" veya "biz de bunun içindeyiz" gibi kesin, net bir tavır alabilseydi, herhalde o zaman herkes gibi CNN - Türk izleyicileri de "işte politikamız budur" diyebilecekti.
Ama ülkemizin - coğrafyasından siyasi bağlarına ve ekonomisine kadar - içinde bulunduğu şartlar, şu sırada (evet, özellikle şu kritik dönemde) böyle "açık - seçik bir tavır" ortaya koymasına izin vermiyor.
Böyle olunca, Ankara’nın da - gene belirlenen parametreler ve daha uzun vadeli çıkarları çerçevesinde - gelişmelere göre taktik pozisyonlar alması, daha esnek davranması da doğal.
Bu da "bir nevi politika"!
***
HÜKÜMETİN savaşı önlemeye yönelik çabaları, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması üzerindeki ısrarlı pozisyonu, olası bir askeri müdahalenin meşru zemine oturtulması isteği ve bu takdirde buna katılacağına ilişkin mesajı, elbet bir "politika"dır. Bunun doğru bir politika olup olmadığı ayrı bir konu. O tartışılabilir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin büyük zorluğu, jeostratejik konumundan kaynaklanıyor. Bu onu çeşitli yönden baskılara maruz bırakıyor. Türk diplomasisi bütün faktörleri dikkate alarak çıkar hesaplarını yapmak ve ona göre davranışlarını "ince ayar"a tabi tutmak durumunda...
Öyle görünüyor ki hükümet bir yandan savaşı önlemeye yönelik çabalarını sürdürürken, bir yandan da askeri müdahale gerçekleştiğinde ne yapacağına ilişkin planlar üzerinde de çalışıyor. Nitekim hükümete yakın çevreler, bu konuda da - asker dahil, çeşitli kurumlarla yapılan istişarelerin ışığında - bir stratejinin belirlendiğini söylüyorlar...
***
YETKİLİLER, ABD’nin "Kuzey Irak cephesi operasyonu" karşısında Ankara’nın şimdiden kartlarını açmak istemediğini, ama "zamanı gelince gereken tutumun" ortaya konacağını belirtiyorlar. Tabii bu da ABD’nin, bu konudaki isteklerinin "acele karşılanması"nı beklemesinden kaynaklanıyor. ABD’nin bu yöndeki şikâyetlerine dün tepki gösteren bir yetkilinin deyişi ile "koşullar ile zaman dilimi arasındaki terslik, iki taraf için de sıkıntı yaratıyor"...
Buna karşılık, ABD ile "işbirliği" alanında bazı pürüzler gideriliyor. Örneğin üslerin ve tesislerin genişletilmesi, modernleştirilmesi ile ilgili "inceleme" konusu "bugün - yarın" hallediliyor. Gelecek olan 150 Amerikan personelinin statüsü için bir formül bulundu artık.
Bu da, ABD’nin olası operasyonda bazı üsleri ve limanları kullanmasına yeşil ışığın yakılmakta olduğunu gösteriyor...
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025