ORTADOĞU’da şu sırada olanlar tek tek ele alındığında fazla anlamlı görünmeyebilir; ama fotoğrafın tümüne bakıldığında, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek gelişmelerin cereyan etmekte olduğu anlaşılabilir.
Son olaylar zincirinin halkalarına bakalım:
ABD bölgede kapsamlı bir diplomasi atağına kalktı... Suriye yeni bir bölgesel aktör olarak ortaya çıkıyor... İran hem içten hem dıştan gelen baskılarla, zor günler geçiriyor...
İlk bakışta birbirinden kopuk olarak görünen bu olayların akışı, Ortadoğu tablosuna yeni bir şekil verebilecek nitelikte...
ABD atakta
BAŞKAN Obama 6 ay önce işe başladığı zaman, ABD dış politikasına ve Ortadoğu stratejisine bazı değişiklikler getireceği sezilmişti.
Obama yönetimi, ilk davranışlarıyla, Arap ülkeleriyle bozuk ilişkilerini düzeltmek, İsrail ile ilgili tutumunu daha dengeli hale getirmek ve Ortadoğu barış sürecine yeniden başlamak istediğini ortaya koydu.
Şimdi Washington bu stratejiyi uygulamaya koyuyor. Obama’nın özel temsilcisi George Mitchell’in, ardından Savunma Bakanı Robert Gates’in ve şimdi de güvenlik danışmanı James Jones’un Ortadoğu başkentlerine yaptığı ziyaretler bu yeni stratejinin hamleleri...
Obama’nın açılımları, genelde Arap dünyasında olumlu karşılanıyor. ABD’nin alışık olmadığı farklı tutumuyla karşılaşan ve baskı altına giren İsrail ise rahatsız. Ancak Netanyahu hükümeti dahi, ABD’siz yapamayacağının farkında ve Obama ile “asgari müşterekler” üzerinde (örneğin iki devletli çözüm ve Batı Şaria’daki yerleşim bölgelerinin dondurulması gibi) anlaşmak zorunda.
Amerikan diplomasisi tarafları masaya oturtup barış sürecini başlatmayı başarır mı, bilemiyoruz; ama statükonun değişmesi yönünde baskılar giderek hissedilecektir.
Suriye yükselişte
BARIŞ sürecinin bir ayağını Filistin oluşturuyorsa, bunun diğer ayağı da Suriye’dir. Türkiye’nin arabuluculuğu ile gerçekleşen Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerinin askıya alınmasından sonra şimdi bu sürecin canlandırılması yönünde yeni girişimler var. Bunun başını çeken de ABD. George Mitchell’in Şam ziyaretinde bu açıkça belli oldu.
Obama yönetimi öncelikle Suriye ile bozuk ilişkilerini iyileştirme niyetinde. Suriye lideri Başer Esad da buna sıcak bakıyor.
ABD-Suriye yakınlaşmasında, iki tarafın da çıkar hesapları var tabii. ABD, Suriye’yi kendi tarafına çekmek ve açıkçası onu İran’dan uzaklaştırmak (böylece Tahran-Şam eksenini kırmak) istiyor. Suriye ise, yaptırımlardan ve yalnızlıktan kurtulmayı, sadece Batı ile değil, Suudi Arabistan, Mısır gibi Arap ülkeleriyle de dostluk kurmayı amaçlıyor.
Sonuçta bu yakınlaşma, bölgenin siyasi dengelerine de yansıyacaktır.
İran zorda
İRAN’LA ilgili son gelişmeler, Tahran yönetimini giderek sıkıntıya sokuyor. Seçim sonrasındaki protestolarla ortaya çıkan yönetim aleyhindeki hareket, tüm sindirme çabalarına rağmen, devam ediyor. Yarın, Tahran’da öldürülen protestocuların anısına büyük bir gösterinin yapılması bekleniyor.
Öte yandan Ahmedinecad, Ayetullah Hamaney ve muhafazakârların artan baskısı altında. Bu yüzden, yardımcısının görevine son verdi, ayrıca bazı bakanları da işten çıkardı.
İran’a karşı dış baskılar da artıyor. İsrail, İran’ın nükleer programına karşı “askeri opsiyonun hâlâ masada olduğunu” açıklarken, ABD de Tahran’ın Obama’nın son açılımına “eylül ayına kadar yanıt vermesini” istiyor.
Bütün bu gelişmeler, İran’ın etkinliğini azaltacak nitelikte. Bu da tabii, bölgenin güç dengeleri açısından büyük önem taşıyor.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025