Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugünkü konumuz bu değil. Sorumuz, Ortadoğuda değişim ve demokrasiye yöneliş bağlamında, sıranın hangi ülkeye geldiği ile ilgili.Evet, bir süredir bölgede demokrasi istikametinde değişim rüzgârları esiyor. Özgürlük cereyanı peş peşe bir ülkeden diğerine yayılıyor.Afganistan, Irak, Filistin... Ardından (daha sınırlı çapta) Suudi Arabistan, Mısır... Son olarak da Lübnan...İlk bakışta Ortadoğuda bu olanlar, Soğuk Savaşın son günlerinde Doğu Avrupa ülkelerinin hızla demokrasiye geçiş süresini anımsatıyor...Benzer bir durum da geçen yıl Gürcistanda ve son olarak da Ukraynada görüldü.Şimdi de Ortadoğuda yeni bir "bahar" başlıyor...* * *KUŞKUSUZ Doğu Avrupa ülkelerinin veya Gürcistanın ya da Ukraynanın demokrasiye geçiş şekli ile, halen Ortadoğudaki değişim belirtileri arasında önemli farklar var. Hatta bölgenin daha özgür bir sisteme yöneliş tarzı da, ülkelere göre değişiyor. Afganistanda ve Irakta eski dikta rejimleri "dıştan müdahale" ile devrildi. Seçimler "işgal altında" yapıldı. Ancak ilk kez çoğulcu sisteme geçildi ve daha temsili bir yönetim için ilk adımlar atıldı...Filistinde Yaser Arafatın ölümünden sonra yeni liderin ve yönetimin seçilmesi -anormal şartlara rağmen- demokratik bir ortamda yapıldı. İlk kez militan gruplar da bu yeni siyasi yapılanmaya katıldı...Suudi Arabistanda monarşi rejimi, ilk kez bölgesel meclislerin "kısmen" de olsa, seçim yolu ile yenilenmesine izin verdi. Bu "tepeden inme" bir karar da olsa, bu ülkede de bir şeylerin kıpırdamaya başladığını ortaya koydu...Mısırda da Başkan Mübarek ilk kez, başkanlık seçimlerinin birden fazla adayla yapılacağını ilan etti. Böylece "Reis"in kararı ile "çoğulcu" sisteme doğru bir adım atılıyor...Lübnanda olanlar, daha farklı. Bölgedeki ülkeler arasında Lübnan daha demokratik bir yapıya sahip. Ancak Başbakanın ve hükümetin "Suriye yanlısı" olması, ülkede uzun yıllardır bulunan Suriye askerlerinin geri çekilmesini isteyen geniş halk kitlelerini sokaklara döktü. Sonuçta "sokağın gücü" hükümeti istifaya zorladı. Lübnandaki "kadife devrimi" aynı zamanda, Şama da güçlü bir mesaj göndermiş oldu... * * *BÖLGEDEKİ değişim hareketleri ister "tepe"den ister "sokak"tan gelsin, gerçek şudur ki, bu ülkelerde halk düzeyinde bir "uyanış", yönetim kademesinde de bir "yöneliş" başladı...Bölge ülkelerindeki bu gelişmelere sırf eleştirel açıdan bakanlar "Bu mu demokrasi" diyebilirler. Ama unuttukları bir nokta var: Demokrasi bir çırpıda kurulmaz. Hele bölge ülkelerinin içinde bulunduğu şartlarda... Ancak bütün bu ülkelerde olup bitenlerin ortak özelliği, halkın daha özgür yaşama isteğinin ortaya çıkması, yöneticilerin de bu yönde adım atma zamanının geldiğini kavramalarıdır.Bunu en iyi takdir edecek durumda olan da biziz. Ülkemiz 1946da ilk kez çoğulcu sisteme geçtiğinde de, ciddi aksamalar olmuştu...Önemli olan ilk adımları kararlılıkla atmaktır. Şimdi -bizden yarım yüz yıl sonra- bölge ülkeleri yavaş yavaş bu yola giriyorlar... Buna sevinmek ve destek olmak lazım... skohen@milliyet.com.tr ORTADOĞUda sıra şimdi kimde? Suriyede mi? İranda mı? Bu soru sorulduğunda akla gelen ilk şey ABDnin olası bir askeri harekât için bölgede hangi ülkeyi hedef alacağıdır.