Bu nasıl bir rol olacaktı? Bazı yetkililer, Türkiyenin bir başkentten öbürüne mesaj taşımaktan ibaret "kolaylaştırıcı" bir rolle yetinmek istemediğini, bu kez daha faal olarak bir "arabuluculuk" misyonunu üstlenmeyi arzuladığını söylüyorlardı."Arabuluculuk" sözcüğü belki bu aşamada hem erken hem de fazla iddialı idi. Nitekim, Gülün temasları sonunda bu husus açıkça anlaşılmış bulunuyor.Ancak ilgili taraflar (İsrail, Filistin ve de Suriye), Türkiyenin uzlaşma sağlamaya yönelik katkılarda bulunmasını arzu ediyor ki, bu da önemli bir gelişme...***TÜRK yetkililer Dışişleri Bakanı Gülün İsrail ve Filistin liderleriyle görüşmelerinden bu yönde bir yeşil ışık yakıldığı izlenimini taşıyorlar.Dün telefonla Ammandan görüştüğümüz Başbakanlık Dış Politika Danışmanı Prof. Davut Ahmetoğlu, Türkiyenin daha aktif olarak devreye girmesi için müsait zemin bulunduğunu ve bunun Türk tarafına cesaret verdiğini söylüyor.Peki, Türk diplomasisi bu noktadan itibaren ne yapacak? Temasları sürdürecek mi? Davutoğlunun ifadesiyle "Türkiye devrede kalarak taraflarla istişarelere, devam edecek. Yani kanallar açık kalacak... Bu, sabır isteyen bir süreçtir. Ancak halen mevcut olan müsait iklimi de zaman kaybetmeden değerlendirmek lazım." ***ÖYLE anlaşılıyor ki, Türkiye önümüzdeki haftalarda ve aylarda resmen arabulucu olarak olmasa da, bazı girişimleriyle Ortadoğu sahnesinde kendisini gösterecek.Bu nasıl bir rol olabilir?İlk aşamada Türkiye kaçınılmaz olarak taraflar arasındaki mesaj ve görüş alışverişinde aracı olarak devreye girecektir. Gülün temasları, tarafların ciddi herhangi bir müzakereye başlamadan mutlaka bazı koşulların yerine getirilmesi üzerinde ısrar ettiklerini ortaya koydu. Örneğin İsrail öncelikle şiddetin son bulmasını talep ediyor. Suriyenin Hizbullah ve İslami Cihatın bürolarını, kamplarını kapatmasını, Filistin yönetiminin de Hamas ve diğer örgütlerin saldırılarını durdurmasını şart koşuyor.Ancak, karşılıklı misillemelerle kızışan şiddet kısır döngüsü nasıl kırılacak? "Şartsız müzakere" üzerinde ısrar eden Suriye lideri Esad, İsrailin talebini nasıl yerine getirir? Şiddete karşı olduğunu söyleyen yeni Filistin lideri Abbas, Hamas ve benzeri örgütleri ne ölçüde kontrol edebilir? Şaron hükümeti de "dişe diş" politikasından ne kadar vazgeçebilir?*** DİPLOMASİDE daima yeni çareler bulunabilir. Türkiye şimdi böyle bir denemeye girişmek kararında.Ankaranın Ortadoğu sahnesinde rol oynamaya çalışan diğer "büyük oyuncular"dan (taraf tutan ABDden ve fazla bir varlık gösteremeyen AB, ABD, BM ve Rusyanın oluşturduğu "Quartet"ten) çok daha avantajlı bir konumu var. Gerçekten Gülün temasları, ilgili tarafların Türkiyeye bu konuda güven ve umutla baktıklarını ortaya koydu. Bu da Ankaranın yeni rol denemesini başlatması için bir fırsat oluşturuyor. skohen@milliyet.com.tr DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül hafta başında Ortadoğu gezisine çıkarken Ankarada söylenen şey, Türkiyenin bölgede barışa katkıda bulunmak için aktif bir rol üstlenmeye hazırlandığı şeklindeydi. Gül, İsrail ve Filistin liderlerine bu mesajı götürecek, onların bu konuda ne ölçüde istekli olduklarını saptamaya çalışacaktı.