Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin bugün başlayacak olan Türkiye ziyaretinin önemini ortaya koyan birçok faktör var. Birincisi, bunun 40 yıldan beri bu düzeyde yapılan ilk ziyaret olmasıdır. İkincisi, bu gezinin zamanlamasıdır. Prodi, Türkiye'nin üyelik müzakereleri tarihi ile ilgili güçlü bir sinyal verilmesini beklediği bir sırada bu ziyaretini gerçekleştiriyor. Ve bu sırada Türkiye, iç reformların yanı sıra, Kıbrıs konusunda da, bazı önemli adımlar atıyor...
Evet, AB yürütme organının başı Türkiye'ye tam zamanında geliyor. Hükümet, Meclis, medya, kamuoyu vereceği mesajları merakla bekliyor.
* * *
KUŞKUSUZ Prodi, Türklerin gönlünü kazanacak beyanlarda bulunmaktan geri kalmayacak. Ama kimse onun ağzından kesin ifadelerle "istediğiniz tarihi bu yıl (aralıkta veya hatta mayısta) vereceğiz" gibisinden bir laf beklemesin. Prodinin bile böyle bir taahhüde girişme yetkisi yok. Buna esas kararı verecek olan gene AB'yi oluşturan devletlerin liderleri, yani başbakanları, Dışişleri bakanlarıdır.
Prodi'nin Ankara ve İstanbul'da söyleyeceklerinin, aslında son günlerde Brüksel'de Türk gazetecilerine verdiği demeçler çerçevesinde olacağını tahmin etmek zor değil. Özetle dile getirdiği görüşler şöyle:
1) Türkiye şaşırtıcı bir hızla reformları çıkarttı. Ama yeterli değil. Şimdi uygulamada da aynı başarıyı göstermelidir. Müzakere tarihinin verilmesi Kopenhag kriterlerine tam uyuma bağlı.
2) Kıbrıs sorunu hukuken kriterlerden biri değil. Ama pratikte bu meselenin çözümlenmesinde Ankara'nın göstereceği kararlılık, müzakere tarihinin verilmesini kolaylaştıracaktır.
3) AB'de Türkiye'nin lehinde bir hava esmekle beraber, kamuoyunun bir kesimi açıkçası Türkiye'nin üyeliğine soğuk bakıyor veya karşı çıkıyor. Bunda Türkiye'nin büyük nüfuslu, geniş bir ülke olmasının da payı var...
* * *
AB'de çeşitli nedenlerden Türkiye'nin üyeliğine soğuk bakanlar veya kaygı duyanlar var. Aynı şekilde Türkiye'de de çeşitli nedenlerden AB'ye soğuk bakanlar veya olası bir bütünleşme konusunda kaygı duyanlar var. Prodi'nin Türkiye ziyaretinde yapacağı en yararlı işlerden biri, bu kuşkuları, inandırıcı argümanlarla gidermeye çalışmaktır. Örneğin, AB Türkiye'ye tarih vermek için mutlaka bütün kriterlerin yüzde yüz uygulanmasını mı bekleyecek?.. Aralık ayına kadar bunu yapmadığı takdirde, ilerisi için nasıl bir sinyal verecek? Kıbrıs müzakereleri mayısa kadar sonuçlanmazsa, AB bir yandan Güney Kıbrıs'ın üyeliğini kesinleştirip diğer yandan Türkiye'ye tarih vermekten kaçınacak mı? AB'nin Kopenhag kriterleri dışında Türkiye'den yeni talepleri (Kürt, Ermeni, vs. gibi konularda) olabilir mi? Açıkçası, AB Türkiye'yi "ne içine almak ne ne de dışında bırakmak" gibi bir politika mı izliyor?
Prodi, Türkiye'deki konuşmalarında kulağa hoş gelebilecek ifadelerin yanı sıra, bir de bu sorulara yanıt oluşturacak somut sözler söylerse, çok iyi olur...