Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ekonomik bağları güçlendirecek kararların alınması ve Moskovanın göbeğinde bir Türk Ticaret Merkezinin açılması, elde edilen somut sonuçların sadece bir yönü.Gezinin asıl başarısını, "stratejik ortaklık" yönünde atılan adımlar oluşturuyor. Moskovadaki görüşmelerde iki taraf da sadece ikili ilişkilerde değil, bölgesel konularda da yepyeni bir tavır sergilemiştir. Rusyanın Kıbrıs meselesinde ve Türkiyenin AB ile ilişkileri konusunda aldığı tutum, bunun canlı bir örneği...***RUS Devlet Başkanı Putinin Kıbrısla ilgili açıklaması, şimdiye kadar daha çok Rum tarafına meyleden (hatta destek veren) politikasından "ciddi bir sapma"nın işaretini veriyor. Rusya şimdi Annan planına arka çıkmaya razı olduğu gibi, KKTCye karşı "abluka"nın da kaldırılmasına da katkıda bulunmak niyetinde.Bu gerçekten Moskovanın Kıbrıs politikasında, Türk tarafının lehinde, önemli bir değişiklik...Aynı şekilde Putinin Türkiyenin AB ile bütünleşmesinden memnunluk duyduğunu söylemesi de, Moskovanın tavrında anlamlı bir gelişme... Putin henüz geçen ay Ankarayı ziyaretinde, böyle bir bütünleşmeyi Türk-Rus ilişkileri için "ciddi bir engel" olarak göstermişti. Şimdi, aksine, bunun "yeni ufuklar açacağı"nı söylüyor...***RUS liderin Ermenistanla ilgili söyledikleri de, Ankara ile Moskova arasında bölgesel sorunlar üzerinde stratejik bir işbirliğine doğru gidilebileceğinin sinyalini veriyor.Putin, Karabağ anlaşmazlığında, Rusyanın araya girebileceğini ve hatta garantörlük misyonunu da üstlenebileceğini açıkladı. Aynı zamanda Türkiyenin Ermenistanla iyi komşuluk ilişkileri kurmasına da yardımcı olabileceğini belirtti.Başbakan Erdoğanın ortaya koyduğu görüş ise şöyle: Türkiye, hiçbir komşusuyla dargın kalmak istemiyor. Türkiyenin bölgedeki politikası, çözümsüzlüğe değil, çözüm konseptine dayalı. Tabii Erivanın da bu yönde olumlu bir işaret vermesi gerek. Türkiye o zaman bu komşusuyla da ilişkilerini normalleştirecektir...Bölgenin ivedi sorunlarının ele alındığı Moskovadaki görüşmeler sırasında, Ermenistan konusunun da gündeme gelmiş olması anlamlı. Bu, Türkiyeye böyle bir meseleye ciddi olarak eğilmek zamanının geldiğini hatırlatmış oluyor.*** ANKARA şimdiye kadar Ermenistanla ilişkilerin normalleşmesi için, önce Erivanın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi ve Baküyle uyuşmazlığını halletmesini şart koşmuştur. Türkiye açısından bu tavrın nedenleri kolayca anlaşılabilir. Ancak şu da bir gerçek ki, bu politika yüzünden Türkiye, üstlenebileceği arabuluculuk rolünü oynayamamıştır. Şimdi Rusya buna sahiplenmeye hazır görünüyor.Oysa Türkiye Erivanla iyi bir diyalog kurabilse, hem tarafları uzlaştırmada etkin bir katkıda bulunabilir, hem de "Ermeni soykırımı" konusundaki iddiaların her fırsatta gündeme getirilmesini önleyebilir.Ermeni diasporasının eline, şimdi "jenosidin 90. yılı" münasebetiyle yeni bir fırsat geçmek üzere. Ankaranın yaratıcı, cesur bir yaklaşımla inisiyatifi ele almasının şimdi tam zamanıdır. Putinin söylediklerinin ışığında bu, Rusyayla "ortaklaşa" da yapılabilir... skohen@milliyet.com.tr LİDERLERİN dış ülkelere yaptığı kısa resmi ziyaretlerden "anında" somut sonuçlar aldıkları ender görülür. Başbakan Erdoğanın Moskova gezisini bu açıdan oldukça başarılı saymak gerek.