Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Fazilet Partisi'nin kapatılması, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini ne ölçüde etkileyecek?
İçte ve dışta yapılan karamsar tahminlere rağmen, sırf bu olay nedeni ile Türkiye'nin üyelik şanslarının büsbütün zayıflayacağını söylemek yanlış olur.
Brüksel'deki bir diplomatın deyişi ile, bu yüzden Türkiye - AB ilişkilerinde bir krizin çıkması beklenmemeli.
Kuşkusuz AB - ve onu oluşturan üye ülkeler - Türkiye'de yeniden bir siyasi partinin kapatılmasını eleştiriyor ve bundan rahatsızlık duyuyor. Hele böyle bir davranışın adaylıktan üyeliğe geçiş aşamasına girildiği bir sırada yer almasını, kaygı verici olarak görüyor.
Bununla beraber AB yetkililerinin (bu arada dün Genel İşler Konseyi, bugün de Türk - AB Ortaklık Konseyi toplantıları için bir araya gelen Dışişleri Bakanlarının), tepkilerini oldukça ölçülü tuttuğu ve süreci tıkayacak bir tavır almadığı görülüyor.
* * *
BU, Avrupalılar Türkiye'de bir partinin kapatılmasına kayıtsız kalıyor veya göz yumuyor demek değil.
AB kadar Avrupa Konseyi de son kararı, Türkiye'de demokrasinin gelişmesi için beslenen umutlara indirilen bir darbe olarak görüyor.
AB'nin resmi ağızları bunu daha diplomatik ve ılımlı bir üslupla dile getiriyorlar. Ama Avrupalı parlamenterler - ve basın yorumcuları - düşüncelerini daha açık ifade ediyorlar. (Bu perşembe Strasbourg'da toplanacak olan Avrupa Konseyi'nin (AK) Parlamenterler Meclisi'nden çok ağır eleştiriler duyarsak şaşmayalım...)
Bu bakımdan Türk diplomasisi, Fazilet Partisi'nin kapatılmasının gölge düşürdüğü Avrupa platformunda, zor bir hafta geçiriyor.
Ancak, pratikte AB'nin - ve AK'nin - tepkilerini, ilişkileri zedeleyecek derecede ileriye gitmek istemediği de belli...
* * *
BUNDAN da AB ile ilişkilerin "Fazilet faktörü"nden hiç etkilenmeyeceği, Brüksel'in bu olayı hemen unutacağı anlamını çıkarmamak lazım.
AB'li diplomatlar bu son olayı, "bir türlü gerçekleşmeyen beklentiler" ile birlikte değerlendiriyorlar. Örneğin anayasal değişikliklerin ve Ulusal Program'da öngörülen temel bazı reformların sürüncemede kalmasını veya bu yönde enerjik adımların atılmamasını cesaret kırıcı görüyorlar.
"Aylardır beklediğimiz ilerlemeler olmadı veya pek az ilerleme oldu" diyen bir diplomata göre, AB çevrelerinde giderek "acaba Türkiye'nin gündeminde bu reformlar ne kadar öncelik taşıyor?" veya "Türkiye gerçekten en azından Ulusal Program'da yapacağını açıkladığı işleri gerçekleştirmek iradesine sahip midir?" gibi sorular soruluyor.
* * *
TÜRKİYE'de hükümetin, Meclis'in ve karar mercilerinin Avrupa ile entegrasyonu hızlandıracak reformları ve önlemleri (diğer birçok AB adayı gibi) "baş öncelikler" arasına alamadığı bir gerçek.
Türkiye'nin gündemini daima işgal eden çeşitli sorunlar var. Örneğin, son aylarda olduğu gibi ekonomik kriz veya şu sırada olduğu gibi FP'nin kapatılmasının yol açtığı siyasal dalgalanmalar gibi... Bu arada esas öncelik verilmesi gereken işler de tavsıyor veya birtakım olumsuzluklar ortaya çıkıyor.
Fazilet Partisi'nin kapatılması olayı, işte bu çerçevede, Avrupa'da zaten var olan bazı kuşkuları ve tereddütleri artırmış bulunuyor.