Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Barzaninin "iç işler" derken tam olarak neyi kastettiği sorulmaya değer.Eğer Irak devletinin iç işlerini kastediyorsa bu boş bir laf! Halen işgal altında bulunan Irak -en azından bu aşamada- iç işlerinde egemen mi? Saddam sonrası Irakın siyasal yapılanması, ABD başta olmak üzere çeşitli dış güçlerin yönetimi ve denetimi altında cereyan etmiyor mu?***BARZANİ, Kuzey Iraktaki Kürt bölgesinin "iç işleri"ni kastetmiştir. Doğru; Irak Kürdistanı, ilk Körfez Savaşından sonraki yeni durum sayesinde, Bağdatın kontrolünden çıkmış ve bağımsızlığa yakın bir özerkliğe kavuşmuştur. Bölgede Kürtlerin çeşitli kurumları ile ayrı bir yönetim oluşturdukları ve özellikle ABDnin Irakı işgalinden sonra bu yapılarını perçinledikleri de bir gerçek.Ancak bu, Kuzey Irakın ve örneğin Kerkükün, Irakın yeniden şekillenmesi sürecinde sadece o bölgede yaşayan Kürtlerin arzularının yerine getirileceği ve son sözü söylemek hakkının yalnız onlara ait olduğu anlamına gelmez. Olay, bütünü ile, Irakın yeni bir siyasal yapıya kavuşması ile ilintilidir ve bu, başta yakın komşuları olmak üzere, birçok "yabancı" ülkeyi de ilgilendirir.***SORUMLU mevkilerde bulunan Iraklı Kürtler arasında (onların da gönlünde bağımsızlık yatsa da) gerçekleri görenler var. Barzaninin bağımsızlıktan ve dış müdahalelerden bahsettiği gün, Irak geçici hükümetinde dışişleri bakanı olan Kürt yetkililerden Hoşyar Zebari, Kürtlerin düzenlediği "bağımsızlık referandum"nu "zamansız" olarak nitelendirdi. Ona göre, böyle bir hareket, ABDden, Bağdattaki merkezi otoriteden ve komşu ülkelerden tepki görecek ve huzursuzluk yaratacaktır...Kürt lider Celal Talabani de dünkü demecinde Kürtlerin Irak içinde kalmak istediklerini söyledi ve Kürt temsilcilerin Bağdattaki merkezi yönetimde yer aldıklarını, seçim sonucunda kurulacak yeni mecliste sandalyelerin dörtte birine sahip olacaklarını belirtti.***BARZANİ ile Talabaninin açıklamalarındaki çelişki, her zamanki gibi, bunun gerçekten bir görüş ayrılığı mı, yoksa bir söylem ve taktik farkı mı olduğu sorusunu akla getiriyor.Barzaninin apaçık söyledikleri, muhtemelen geniş bir Kürt çoğunluğunun duygularını (ve hayallerini) yansıtıyordur. Ama Zebarinin ve Talabaninin sözleri de, bu konudaki gerçeklerin ve sınırlamaların dikkate alındığını gösteriyor.Irakın yeniden yapılanmasında ön planda rol oynayanlar (Irakta Şiiler, Sünniler, Türkmenler; Irak dışında da komşu ülkeler ve de ABD) ülkenin parçalanmasına ve bir Kürt bağımsız devletinin kurulmasına karşıdır. Kürtlerin bu realiteye karşı birtakım zorlamalara gitmesi ve hele bunda başarıya ulaşması düşünülemez.Ancak Kürtlerin, Iraktaki yeni siyasal yapıda -gerek kendi bölgelerinde gerek merkezi idarede- daha geniş ve etkin bir yer alacakları bir gerçek. Dün de belirttiğimiz gibi, Ankaranın da bu yeni gerçeklere göre stratejiler belirlemesi ve de Kürtler dahil, Iraktaki çeşitli unsurlarla, dengeyi sağlayacak, provokasyonları ve sürtüşmeleri önleyecek yapıcı bir diyalog içinde olması, herkesin yararınadır. Bunu da kimse "iç işlere karışma" olarak algılamasın! skohen@milliyet.com.tr IRAK seçimlerinden sonraki ilk demecinde Mesut Barzani Kuzey Irakta bağımsız Kürt devletinin (ileride bir gün) kurulacağını söyledi ve Türkiyenin bu konuda öteden beri gösterdiği tepkiye karşılık olarak, hiç kimsenin ülkesinin iç işlerine karışamayacağını öne sürdü.