Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

TEPKİLER Batı'da da, Doğu'da da aynı: Amerikalılar ve Avrupalılar kadar, Araplar ve genelde İslam ülkeleri de, Refah Partisi'nin kapatılmasına karşı çıktılar.
İki blokun böyle bir konuda aynı çizgide olması ilginç. Ancak tepkilerin dayanak noktası oldukça farklı. Batı için esas olan, görüşlerini beğenmediği Refah'ı savunmaktan çok, Türkiye'de çok partili demokrasinin ve siyasal istikrarın devamından yana bir tavır ortaya koymaktır. Doğu için ise önemli olan, kendisine yabancı "Batı modeli" çoğulculuğun şampiyonluğunu yapmaktan çok Türkiye'de İslami bir partinin saf dışı edilmesine karşı cephe almaktır...
Şimdi bu kadar geniş bir tepki karşısında, "bu olay bizim iç meselemiz. Hiçbir yabancı ülkenin kendi yasalarımıza göre alınan bir kararı eleştirmesine ve iç işlerimize karışmasına hakkı yok" diye düşünülebilir. Nitekim bunu söyleyenler ve yazanlar da var.
Ama yanlış. Bugün yaşadığımız "birbirine bağımlı" (interdependent) dünyada, Türkiye gibi gözde olan bir ülkede olup bitenler karşısında başkalarının görüş ifade etmelerini doğal saymak ve buna bozulmamak gerek. Bu görüşlerin yanlış, ön yargılı veya kötü niyetli olması halinde, gereken karşılık verilir, doğru olan izah edilir. Ama bu beyanlar (veya yayınlar) gerçekten yabancı hükümetlerin açık müdahalesi ve baskısı noktasına gelmedikçe, bu ülkelere karşı siyasi bir tavır ortaya koymak ve aşırı bir kızgınlık göstermek, sadece ilişkileri bozar ve ülkeyi yalnızlığa sürükler.
* * *
TÜRKİYE'nin özellikle bazı Batı ülkelerinden gelen eleştirilere karşı kullanabileceği güçlü argümanlar var.
Örneğin "demokrasilerde parti kapatılmaz" iddiasına rağmen, başta Almanya olmak üzere birçok demokratik ülkelerde özel şartların ve yasaların gereği, böyle bir uygulamaya gidildiği görülmüştür.
Batı'dan gelen bu tür "haksız eleştiriler" karşısında, sokaktaki adam "onlar zaten hep çifte standard uygularlar, hep bizi hedef alırlar" gibi bir düşünceye kapılabilir.
Türkiye'nin, diğer birçok ülkelere göre, eleştirilere "daha açık" olduğu bir gerçek. Ama bunun da nedenleri var.
Birinci neden, Batı'nın gözünde Türkiye'nin diğer birçok ülkelerden daha özgür ve demokratik bir ülke olmasıdır. Açıkçası Suriye'nin veya İran'ın, ya da Pakistan'ın, Batı'nın demokratik ölçülerine ters hareket etmesi, fazla tepki yaratmaz. Oysa Batı, Türkiye'yi, kendisi ile bütünleşmek isteyen, demokrasiyi güçlendirmeye angaje olmuş, kendisine yakın bir ülke olarak görüyor. Türkiye'de insan hak ve özgürlükleri alanında bazı aksaklıklar ve terslikler olunca, Batı Türkiye ile uğraşıyor...
İkinci neden de, Türk demokrasisinin nazik ("fragile") halidir. Gerçekten Türkiye'de insan hak ve özgürlükleri sorunu, dünyayı ilgilendiren bir konu olmuştur. Demokrasisi düzenli işleyen ülkelerde meydana gelen ters bir olay, o kadar sert eleştirilere maruz kalmıyor. Oysa Batı bu alanda eski deyimi ile "müseccel" (diğer bir ifade ile iyi bir sicili bulunmayan) Türkiye'yi sürekli eleştirel gözlerle izliyor, bir zayıf noktasını buldu mu, ona yükleniyor...
Eğer böyle olmasaydı, belki Refah'ın kapatılması olayında da Türk demokrasisi bu ölçüde hedef olmazdı...
* * *
BATI'dan ve Doğu'dan esen bu eleştiri rüzgarları, yakın saydığımız ülkelerle ve kuruluşlarla ilişkileri sarsar mı?
Sanmıyoruz. ABD gibi birçok Avrupa ülkesi, resmi tavırlarını - ihtiyatlı bir dille - ortaya koydu. Bunun ötesine gitmeleri söz konusu değil.
Örneğin ABD ile planlanan tüm ziyaretler, temaslar devam edecek. (Şu anda Ticaret Bakanı Türkiye'de. Savunma Bakanı yakında geliyor. Ardından da Dışişleri Bakanı)... Avrupa ülkeleri ile ikili temaslarda da (Demirel Paris'e gidiyor) bir aksama yok... AB ile diyalog ise, zaten "sorunlu".
Belki bazısı Refah olayını Türk demokrasisinin AB standartlarının gerisinde olduğunu kanıtlamak için kullanabilir. Ama Türkiye'nin AB'ye girişini engellemek isteyenler bu son olay olmasaydı dahi, bu kampanyalarını sürdüreceklerdi. İlginç olan nokta, geçmişte Batı'ya meydan okuyan Refah'ın şimdi kendisini kurtarmak için Batı'ya bel bağlamasıdır...

Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr