Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SURİYE ile İsrail’in bir süreden beri Türkiye üzerinden dolaylı bazı temaslarda bulunduğu söyleniyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iki ülkenin liderleriyle görüşmelerinde bizzat “kolaylaştırıcı bir rol” oynamaya çalıştığı da öne sürülüyordu.
Şimdi bu söylentiler gerek Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’ın, gerekse İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in medyaya yaptıkları açıklamalarla, resmiyet kazanmış bulunuyor.
Başkan Esad Türkiye’nin bu bağlamda “sessiz ve derinden” yürüttüğü diplomatik çabaları ifşa etmekte sakınca görmedi. Bu çabaların tam bir yıl önce (Nisan 2007’de) başladığını ve son olarak da Erdoğan’ın, kendisine Olmert’in Golan Tepeleri’ni Suriye’ye iade etmeye hazır olduğu mesajını ilettiğini de açıkladı.
Bu durumda, “Golan’ın iadesi karşılığında barış” zemini üzerinde bir çözüm arama sürecinin aylardan beri devam etmekte olduğu artık bir sır değil.

Zor misyon...
Bu belki biraz erken yapılan bir açıklama; ama Suriye ile İsrail’in yıllar sonra -dolaylı bir şekilde de olsa- bir uzlaşma sürecine girmesi, Ortadoğu’nun karanlık tablosu içinde son zamanlarda gerçekleşen en umut verici gelişme...
Kuşkusuz iki ülkeyi geçmişteki katı tutumlarını değiştirip bir çözüm arayışı noktasına getiren farklı sebepler var. (Bunları yarınki yazımızda inceleyeceğiz). Ancak şu anda önemli olan, bu momentumun kaybolmaması ve aylardır devam ettiği şimdi resmen açıklanan bu süreçte ilerleme kaydedilmesidir.
Türkiye açısından tabii olayın önemli yanı, bu süreçte baş aktör olarak yer almasıdır. Bu şaşırtıcı değil; çünkü Türkiye herhalde Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yapabilecek çok nadir ülkelerden biri. Onun iki tarafla ilişkileri, güvenilirliği ve etkinliği, böyle bir misyonu üstlenmesine çok müsait. Bunun gerçekleşmesinde, Türk diplomasisinin zamanında inisiyatifini kullanmasının da büyük payı var.
Bunun çok zor bir misyon olduğu kuşkusuz. Henüz sürecin başında bulunuyoruz. Her ne kadar konu “İsrail’in barış karşılığında Golan’ı Suriye’ye iade etmesi” şeklinde özetleniyorsa ve Erdoğan’ın ifadesine göre Olmert’in buna hazır olduğu belirtiliyorsa da, esas pürüzler, sorunun içeriğinde, yani detaylarındadır.

Sorun ayrıntıda...
Golan Tepeleri iki taraf için de büyük stratejik önem taşıyor. 1967 savaşından beri İsrail bunun avantajına sahip. Şimdi bu tepelerin iadesi onun açısından bir güvenlik sorunu yaratacak. Bu kaygıları giderecek bir formül bulmak gerekir... Aynı şekilde Golan bölgesi -şimdiye kadar İsrail’in kullandığı- su kaynaklarına sahip. Bu kaynakların paylaşımı ayrı bir problem... Ayrıca bölgede İsrail yerleşim birimlerinin geleceği de başka bir sorun...
Suriye temelde Golan’ın tümünün iadesini  istiyor ve İsrail’in bu konuda garanti vermesini bekliyor. Bu aşamada İsrail ile direkt müzakere istemiyor... Buna karşılık İsrail Suriye’nin Hamas ve Hizbullah’ı desteklemekten vazgeçmesini ve güvenliğini tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunmayacağı güvencesini vermesini talep ediyor...
Türkiye’nin arabuluculuğu ile yapılan mesaj teatisinde ve temaslarda bu detaylara ne kadar inildiğini ve ne sonuç alındığını bilemiyoruz. Yalnız son olarak Şam’da Başkan Esad ile görüşen eski ABD Başkanı Jimmy Carter’a göre “sınırlar, su kaynakları, güvenlik bölgesi ve uluslararası denetim” gibi konularda “yüzde 85 mutabakat” sağlanmış.
Doğru ise, bu büyük haber: Demek ki, şimdi resmen açıklanan bu süreç, iyi gidiyor...