Gerçekten 2004, bütün dünyanın Türkiyeden en çok söz ettiği yıl oldu.Bu yıl Türkiye, içteki ve dıştaki dinamik atılımları sayesinde, uluslararası camiaya yeni -ve genelde olumlu- bir imaj yansıttı. İçte köklü siyasal ve sosyal reformlar gerçekleştiren, demokrasi ve İslamı bağdaştıran, hızla kalkınan; dışta da Avrupayla bütünleşme yoluna giren ve çok boyutlu ilişkileriyle dünya siyasetinde rol oynamaya başlayan bir ülkenin imajı...Bu imajın oluşmasında, Türkiyenin bütün dünyanın dikkatlerini çeken önemli uluslararası gelişmelerin odak noktası haline gelmesinin de payı büyük. Örneğin Başkan Bush dahil önemli liderleri bir araya getiren NATO zirvesinin İstanbulda gerçekleşmesi gibi... Gene İstanbulda yapılan İslam Konferansı Örgütünün (İKÖ) başına bir Türkün (Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu) atanması gibi... Ve tabii 17 Aralık AB zirvesine kadar Avrupada ve dünyada (İslam âlemi dahil) çok konuşulan Türkiyenin AB üyelik süreciyle ilgili gelişmeler gibi...* * *2004 herhalde Türk dış politikasının son dönemdeki en yoğun ve aktif yılı olarak anılacak. Ankara bir yandan bölgemizde bizim kontrolümüz dışında cereyan eden olaylarla (Iraktaki gibi) uğraşırken, öte yandan yıllardan beri süregelen sorunlara (Kıbrıs gibi) çözüm bulma çabası içine girmiş, bu arada da belirlediği büyük hedeflere doğru (AB projesi gibi) ileri adımlar atmıştır.Bütün bu konularda bir yılın dar çerçevesi içinde tam başarıya ulaşılması veya somut sonuçlar alınması elbet beklenemez. Örneğin Irakta kontrol dışı olaylar, Türkiyeyi ciddi olarak kaygılandıran gelişmelere (Kuzey Iraktaki oluşumlar gibi) yol açıyor. Ankara bütün çabalarına rağmen bu alanda arzuladığı sonucu almış değil...Kıbrıs meselesinde Türkiye yıl içinde uyguladığı strateji sayesinde Türk tarafının uluslararası destek görmesini (ve eski suçlamaların sona ermesini) sağladı. Ama bu alanda da KKTC lehindeki beklentiler gerçekleşmedi...* * *TÜRK dış politikasında kuşkusuz "yılın olayı" AB ile üyelik müzakereleri sürecinin başlatılmasına ilişkin mutabakattır. Hükümet gerçekten bu hedefe kendisini kilitleyerek yıl boyunca çok yoğun bir faaliyet göstermiştir.AB zirvesinden çıkan sonucun bir tartışma konusu haline getirilmesine rağmen, ABnin Türkiyeyle üyelik hedefine yönelik ("ucu açık" sayılsa da) müzakereleri başlatmaya karar vermesi, tarihi bir dönemeç oluşturuyor.Bugünkü iktidarın yıl içinde uyguladığı dış politikanın bir özelliği de, yakın çevreye önem vermesi ve komşu ülkelerle "sıfır sorun" anlayışı içinde "derin ilişkiler" kurmaya çalışmasıdır. Özellikle Suriye ile temaslardan alınan sonuç bu yönde bir başarı sayılır. Türkiye bu anlayışla Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu ekseninde "bölgesel roller" oynamaya çalışıyor.Bu arada Türkiyenin Rusya ile yakınlaşma çabalarını ve Putinin ziyaretiyle gelinen noktayı da, başarılı sonuçlar arasında saymak lazım.* * *YIL içinde Türk-ABD ilişkileri inişli çıkışlı seyrini sürdürmüştür. Irak sorunu (Kuzey Irak boyutuyla) bu ilişkilerde ciddi bir pürüz olarak duruyor. Bununla beraber, Ankara, Türk dış politikasında ABDnin vazgeçilmez önem ve önceliğinin bilinci içinde bu ilişkileri rayına oturtma çabasında...Bu da, çözüm veya düzelme bekleyen diğer bazı konular gibi, 2005 yılına kalıyor... skohen@milliyet.com.tr BU gece yarısı geride bırakacağımız 2004ü, Türkiyenin dış ilişkileri açısından, "yeni imaj yılı" olarak nitelendirebiliriz.