Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

SİR David Hannay, İngiltere'nin en yetenekli ve başarılı diplomatlarından biridir. Kendisi özellikle Birleşmiş Milletler'de İngiltere'nin baş temsilcisi olarak bulunduğu dönemde, uluslararası bir ün kazanmıştır.
Hannay geçen yıl üstlendiği İngiltere'nin Kıbrıs özel temsilcisi görevi çerçevesinde, bu sorunla ve bölgemizle daha yakından ilgilenmiş, Ankara - Lefkoşa - Atina arasında mekik dokumuştur.
Bu yılın başında İngiltere'nin AB'nin dönem başkanlığına gelmesi ile, Sir David'in "İngiliz şapkası"na bir de "Avrupa şapkası" eklenmiştir.
Geçen cuma günü, Başbakan Tony Blair, "Türkiye ile diyaloğun genişletilmesi" amacı ile, Sir David Hannay'i "özel temsilci" (special envoy) olarak atadığını ilan etmiştir.
Blair, telefonla aradığı Başbakan Mesut Yılmaz'a bu haberi verirken, Sir David'i en kısa zamanda, 22 Ocak perşembe günü Ankara'ya göndermek istediğini bildirmiştir.
İngiliz diplomat Başbakan Blair'in "özel temsilcisi" olarak, şimdi "üçüncü şapkası"nı giyerek, Ankara'ya gelmiş bulunuyor!..
* * *
ASLINDA Sir David'in Şubat ayı içerisinde Türkiye'ye gelip özellikle Kıbrıs ve AB ile ilişkiler konusunda temaslarda bulunması planlanmıştı. Hatta iki tarafın Dışişleri yetkilileri bu ziyaretin programı üzerinde çalışıyordu.
Blair'in birden bire, Hannay'i düşünülen tarihten önce ve değişik bir sıfat (ya da "şapka") ile Ankara'ya göndermeye karar vemesi, doğrusu başta Ankara'da şaşkınlık yarattı.
İngiliz diplomatik çevreleri, bu "acele"nin nedenini şöyle açıklıyor: Blair, AB'nin dönem başkanı olarak, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin "onarılması"nı en büyük, fakat en zor misyonu olarak görüyor. Dönem başkanlığı 6 ay gibi kısa bir süre. Ayrıca, Lüksemburg zirvesinde alınan ve Türkiye tarafından reddedilen karar, İngiltere'nin omuzuna da ağır bir yük. İşçi Partisi iktidarı ve şahsen Blair, Türkiye'nin öneminin farkında. Bu nedenle hızla ortak bir zemin arayışı içine girmek istiyor. Daha önce tanıştığı Başbakan Yılmaz'ı telefon edip kendi temsilcisi olarak atadığı Hannay'i alelacele Ankara'ya göndermesinin nedeni bu.
* * *
BUGÜN Mesut Yılmaz ile görüşmesi beklenen Sir David Hannay neler söyleyecek?
Vermeye çalışacağı mesaj herhalde şu olacak: Lüksemburg zirvesinde alınan kararı bir ret veya dışlama olarak görmeyin, AB'nin kapısı kapanmamıştır. Konferansa gelin. Pratik yönden görüşme sürecini yeniden başlatmak mümkün...
Buna karşılık Başbakan Yılmaz'ın da Sir David'e söyleyecekleri olacak: Türkiye Lüksemburg'daki kararla, başvuru sahibi ülkeler arasında üçüncü kategoriye alınmıştır. AB tavrını değiştirmedikçe bu şekli ile başlatmak istenen sürece dahil olmak, Konferansa katılmak mümkün değil...
Tabii Yılmaz - Hannay görüşmesinin nasıl gelişeceğini, değinilecek olan Kıbrıs dahil, çeşitli konularda neler söyleneceğini şimdiden bilemeyiz. Ama Türk yetkililer, "bu görüşmeden bir şey çıkacağını sanmadıklarını" açıkça söylüyorlar...
* * *
SİR David Hannay'in Başbakan'dan başka Ankara'da görüşmek istediği başka hükümet üyeleri vardı: Başbakan Yardımcısı Ecevit, Dışişleri Bakanı Cem, Devlet Bakanı Gürel... Üçü de bu konudaki isteğe olumsuz yanıt verdi.
Cem'in deyişi ile Sir David, İngiliz Başbakanı adına Türkiye Başbakanı ile zaten görüşüyor. Her gelen ziyaretçinin tüm üst düzey yöneticilerle görüşmesi gerekmez.
Hükümet, AB ile Kıbrıs, Ege ve insan hakları sorunlarını görüşmemek konusundaki kararında ısrarlı. Ne var ki Sir David, konuşmalar sırasında kolaylıkla bir konudan öbürüne geçebilir ve Ankara'nın görüşmeyeceğini söylediği sorunları masaya getirebilir.
Nitekim Fransız Dışişleri Bakanı'nın Ankara'daki görüşmelerinde böyle oldu. Konuşmaların "yüzde 80'i" AB ile ilgili sorunlar üzerinde cereyan etti...
Bizce Türkiye, AB ile dolaylı veya doğrudan görüşmelerini kesmemelidir. Tavrını anlatmanın ve isteklerini kabul ettirmenin en iyi yolu, gene de bu tür temaslardır. Bunun aksi "kendini tecrit" olur.
Sir David'e de, hangi şapka ile gelirse gelsin, "welcome"ın dışında, söylenmek istenen şeyler pekala söylenebilir...



Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr