AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin Ankara'da ve İstanbul'da söyledikleri beklendiği gibi oldu.
Özetlersek, Prodi'nin verdiği mesajlar şöyle:
1- İyi yoldasınız, AB'ye artık çok yaklaşmış durumdasınız.
2- Yasal düzenlemelerde büyük başarı gösterdiniz. Şimdi aynı performansı uygulamada göstermelisiniz.
3- AB kesinlikle size karşı farklı davranmayacak, sadece Kopenhag kriterlerine uyumu dikkate alacaktır. Kıbrıs bu kriterler arasında yer almıyor; ama bu meseleyi hızla hallederseniz, müzakere tarihini daha kolay alabilirsiniz.
4- AB'nin sözü edilen kriterlerin dışında başka konularda bir ön şartı olmayacaktır.
5- Komisyon ekim ayında İlerleme Raporu'nu, Türkiye'deki durumu objektif biçimde sunacaktır. Rapor bir tavsiye niteliğindedir. Kararı verecek olan üye ülkelerin hükümetleri ve sonunda aralıkta yapılacak zirvedir...
***
PRODİ'nin bu söyledikleri umut veriyor. Kendisinin şahsen bu ziyaretten ve yaptığı görüşmelerden son derece memnun kalması da, bir kazanç.
Ama, bu Prodi'nin ve Komisyon'un ekim ayında "Türkiye'ye müzakere tarihi verilsin" şeklinde bir karar vereceği anlamına gelmiyor. Çünkü kendisinin de belirttiği gibi kararı verecek olan, üye ülkelerin liderleridir. Ancak kuşkusuz Komisyon'un rapordaki değerlendirmeleri, liderlere (zirveye) bir sinyal verecektir.
Prodi dün işadamlarının ve akademisyenlerin katıldığı öğle yemeğinde, havanın Türkiye'nin lehine çevrilebilmesi için ilginç bir tavsiyede bulundu: "AB içinde kamuoyu Türkiye konusunda bölünmüş durumda. Bir kesim, karşı. Onu yönlendirmek size düşüyor"...
Prodi'nin bir yardımcısı masada yaptığımız sohbette, işadamları dahil, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının Avrupa'da kamuoyu oluşturmak için seferber olmasının çok yararlı olacağını söyledi. Geçenlerde bazı kuruluşlar böyle bir lobi faaliyetinde bulunmuştu. Şimdi bu girişimleri yeniden başlatmak ve ivmeyi sürdürmek lazım. Bu konuda işadamlarına, akademisyenlere, medya çevrelerine görev düşüyor...
***
MASADAKİ sohbetimizde, AB yetkilisine sorduk: "Sonbaharda raporu hazırlarken, uygulamayı nasıl değerlendireceksiniz? Kıstasınız yüzde yüz uygulama mıdır, yoksa uygulama konusunda hükümetin ve diğer makamların gösterdiği kararlılık mı?
Yetkili yüzde yüz uygulama diye bir şey olamayacağını kabul etti, ama yeni düzenlemelerin yaşama geçirilmesinde mesafe kat edilmesinin ve bunda kararlılığın gösterilmesinin esas olduğunu belirtti. Yani bu hususta AB (göze batan olumsuz davranışlar olmadığı takdirde) esnek davranabilir...
Prodi'nin Kıbrıs meselesinde söyledikleri, AB'nin beklentilerine açıklık getiriyor. Yani istenen şey, Türkiye'nin - Annan planı zemininde - müzakereleri bir an önce başlatması ve mümkünse mayısa kadar çözümle sonuçlandırmasıdır. Evet, bunda inisiyatif ve esas çaba Türk tarafından bekleniyor.
Özetle: Prodi'nin deyişi ile Türkiye, AB'ye çok yaklaştı. Hatta şimdiye kadarki en yakın noktaya geldi. Ama yol bitmedi. Daha atılması gereken çok adım var...