Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bunu doğal karşılamak lazım. Gerçi Iraka karşı girişilecek bir savaş Türkiyeyi daha çok etkiler ve dolayısı ile daha fazla ilgilendirir. Ama son günlerde sunulduğu şekli ile, Kuzey Iraktaki gelişmeler, daha ivedi bir nitelik kazanmış görünüyor.Bunda - dün de belirttiğimiz gibi - seçim havası içinde yapılan konuşmaların ve medyanın bunları büyütmesinin büyük etkisi var. Ama şimdi Ankaranın konuya daha ciddi biçimde yaklaştığını görüyoruz. Mesud Barzaninin lideri olduğu KDPnin iki temsilcisi ile Ankarada diyalog kuruluyor. ABD ile de - en üst düzeydeki askeri yetkililerin ziyaretleriyle - görüşmeler başlıyor.Böylece son günlerde görülen telaş ve huzursuzluk, şimdi yerini sakin diplomasiye bırakıyor... Yeter ki Barzaninin dün yaptığı gibi kışkırtıcı laflar edilmesin...***KAMUOYUNDA dün ilk bölümünü sıraladığımız ve bugün de devamını sunduğumuz sorular, kuşkuların, kaygıların henüz tam olarak giderilmediğini gösteriyor.Türkmenlerin geleceği ne olacak?Barzani - Talabani ikilisinin hazırladığı anayasa taslağı yeni yönetimde Türkmenlere yer verilmesini öngörüyor. Ancak ikisi de demeçlerinde Türkmenlerden Asuriler ve diğer küçük gruplar gibi azınlık olarak söz ediyor. Oysa Türkmenler (ve Ankara) eşitlik ve ortaklık zemininde bir statü istiyor.Meselenin özü şudur: Kürtlerin isteği, etnik temele dayalı bir federal yapıdır. Türkmenler ve Türkiye ise, birleşik ve demokratik bir Irakta federal bir sistem kurulacaksa, bunun "etnik" değil, "bölgesel" bir temele oturtulmasından yanadır.ABDnin de (Yasemin Çongarın pazartesi günkü yazısında belirttiği üzere) görüşü bu çizgidedir. Tabii bunlar, Saddam sonrası dönemde tartışılacak konulardır.Türkmenlerin hakları nasıl garanti edilecek?Geçmişte Türkmenler hem Saddam rejiminin hem de (son dönemde) Kürt yöneticilerinin baskılarına maruz kalmışlardır. Şimdi Kürt liderler Türkmenleri kardeş saydıklarını ve yönetimi kendileri ile paylaşacaklarını söylüyorlar.Türkiye artık Türkmenlerin geleceğini gündemine getirmiş bulunuyor. Iraktaki olası rejim değişikliğinden sonra, yeni statü belirlenirken, Ankara elbet ağırlığını koyacak ve daha bağlayıcı garantiler isteyecek. Şimdilik Türkiyenin Kuzey Iraktaki sınırlı askeri varlığı ve Ankaranın kararlılığı, onu Türkmenlerin "fiili garantörü" durumuna getirmiş bulunuyor...Kerkükün statüsü ne olacak?Kürt anayasa taslağında Kerkük başkent olarak gösterildi. Ama buna gelen tepkiler üzerine, Kürt yetkililer yeni açıklamalarla bu sivri çıkışı yumuşatmaya çalıştılar. Bu vesile ile, ülkenin esas başkentinin gene Bağdat olacağını, petrol kaynaklarının da "ulusal" sayılacağını ve "merkezi hükümet"in yönetimi altında kalacağını öne sürdüler.Ama Kürtlerin kafasında Kerkükün "Kürdistanın başkenti" imajının silindiği açık. Barzaninin dünkü demeci bunun örneği. Bu konuda Türkiyenin ağırlığını koyması gerekecek.Türkiye askeri yoldan olumsuz gelişmeleri önleyebilir mi?Henüz durum açıklık kazanmadan, federasyon tasarısının, Kerkükün ve Türkmenlerin geleceği belli olmadan Türkiyenin bir askeri eyleme geçmesi birçok bakımdan ters tepebilir. Ankara da en azından bu aşamada böyle "önleyici bir müdahale"de bulunmaya niyetli görünmüyor. skohen@milliyet.com.tr Kuzey Irak sorunu Türkiyede genel Irak meselesinin önüne geçmiş durumda. Siyasi çevrelerde ve kamuoyunda dikkatler, ABDnin Iraka karşı olası bir askeri harekâtından çok, Kuzey Iraktaki "Kürt oluşumu" üzerinde odaklanıyor.