Kuzey Irak sorunu Türkiye’de genel Irak meselesinin önüne geçmiş durumda. Siyasi çevrelerde ve kamuoyunda dikkatler, ABD’nin Irak’a karşı olası bir askeri harekâtından çok, Kuzey Irak’taki "Kürt oluşumu" üzerinde odaklanıyor.
Bunu doğal karşılamak lazım. Gerçi Irak’a karşı girişilecek bir savaş Türkiye’yi daha çok etkiler ve dolayısı ile daha fazla ilgilendirir. Ama son günlerde sunulduğu şekli ile, Kuzey Irak’taki gelişmeler, daha ivedi bir nitelik kazanmış görünüyor.
Bunda - dün de belirttiğimiz gibi - seçim havası içinde yapılan konuşmaların ve medyanın bunları büyütmesinin büyük etkisi var. Ama şimdi Ankara’nın konuya daha ciddi biçimde yaklaştığını görüyoruz. Mesud Barzani’nin lideri olduğu KDP’nin iki temsilcisi ile Ankara’da diyalog kuruluyor. ABD ile de - en üst düzeydeki askeri yetkililerin ziyaretleriyle - görüşmeler başlıyor.
Böylece son günlerde görülen telaş ve huzursuzluk, şimdi yerini sakin diplomasiye bırakıyor... Yeter ki Barzani’nin dün yaptığı gibi kışkırtıcı laflar edilmesin...
***
KAMUOYUNDA dün ilk bölümünü sıraladığımız ve bugün de devamını sunduğumuz sorular, kuşkuların, kaygıların henüz tam olarak giderilmediğini gösteriyor.
Türkmenlerin geleceği ne olacak?
Barzani - Talabani ikilisinin hazırladığı anayasa taslağı yeni yönetimde Türkmenlere yer verilmesini öngörüyor. Ancak ikisi de demeçlerinde Türkmenlerden Asuriler ve diğer küçük gruplar gibi azınlık olarak söz ediyor. Oysa Türkmenler (ve Ankara) eşitlik ve ortaklık zemininde bir statü istiyor.
Meselenin özü şudur: Kürtlerin isteği, etnik temele dayalı bir federal yapıdır. Türkmenler ve Türkiye ise, birleşik ve demokratik bir Irak’ta federal bir sistem kurulacaksa, bunun "etnik" değil, "bölgesel" bir temele oturtulmasından yanadır.
ABD’nin de (Yasemin Çongar’ın pazartesi günkü yazısında belirttiği üzere) görüşü bu çizgidedir. Tabii bunlar, Saddam sonrası dönemde tartışılacak konulardır.
Türkmenlerin hakları nasıl garanti edilecek?
Geçmişte Türkmenler hem Saddam rejiminin hem de (son dönemde) Kürt yöneticilerinin baskılarına maruz kalmışlardır. Şimdi Kürt liderler Türkmenleri kardeş saydıklarını ve yönetimi kendileri ile paylaşacaklarını söylüyorlar.
Türkiye artık Türkmenlerin geleceğini gündemine getirmiş bulunuyor. Irak’taki olası rejim değişikliğinden sonra, yeni statü belirlenirken, Ankara elbet ağırlığını koyacak ve daha bağlayıcı garantiler isteyecek. Şimdilik Türkiye’nin Kuzey Irak’taki sınırlı askeri varlığı ve Ankara’nın kararlılığı, onu Türkmenlerin "fiili garantörü" durumuna getirmiş bulunuyor...
Kerkük’ün statüsü ne olacak?
Kürt anayasa taslağında Kerkük başkent olarak gösterildi. Ama buna gelen tepkiler üzerine, Kürt yetkililer yeni açıklamalarla bu sivri çıkışı yumuşatmaya çalıştılar. Bu vesile ile, ülkenin esas başkentinin gene Bağdat olacağını, petrol kaynaklarının da "ulusal" sayılacağını ve "merkezi hükümet"in yönetimi altında kalacağını öne sürdüler.
Ama Kürtlerin kafasında Kerkük’ün "Kürdistan’ın başkenti" imajının silindiği açık. Barzani’nin dünkü demeci bunun örneği. Bu konuda Türkiye’nin ağırlığını koyması gerekecek.
Türkiye askeri yoldan olumsuz gelişmeleri önleyebilir mi?
Henüz durum açıklık kazanmadan, federasyon tasarısının, Kerkük’ün ve Türkmenlerin geleceği belli olmadan Türkiye’nin bir askeri eyleme geçmesi birçok bakımdan ters tepebilir. Ankara da en azından bu aşamada böyle "önleyici bir müdahale"de bulunmaya niyetli görünmüyor.
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025