YUNANİSTAN’daki siyasi hayatı “döner kapı”ya benzetenler var. Gerçekten komşu ülkede yıllardan beri iki ana partiden biri iktidara gelirken, diğeri gidiyor; bir süre sonra bunun aksi oluyor ve giden parti bu kez geri dönüyor...
Pazar günkü seçimlerde bu “döner kapı” durumu bir kere daha yaşandı: Daha gerilere gitmeye gerek yok; 2004 seçimlerinde, sosyalist PASOK iktidarı kaybetmiş, merkez-sağ Yeni Demokrasi Partisi (YDP) yönetime gelmişti. Bu kez ise YDP’ye yol görünmüş, PASOK yönetime gelmiştir.
Bu gidiş-geliş hareketinin bir özelliği de, olayın hep iki köklü aile veya hanedan -yani Papandreu’lar ile Karamanlis’ler- arasında cereyan etmesidir.
Bu kez “gelen”, Yunanistan’ın yakın siyasi tarihine damgasını vuran isimlerden Yorgo Papandreu’nun torunu ve Andreas Papandreu’nun oğlu olan, PASOK lideri 57 yaşındaki Yorgo Papandreu’dur.
“Giden” ise, gene yakın geçmişte Yunan siyasetinde önemli rol oynayan Konstantin Karamanlis’in yeğeni, YDP lideri, 53 yaşındaki Kostas Karamanlis’tir.
Kostas iktidarı rakibi Yorgo’ya devrederken, bu kez partisinin başkanlığını da bırakıyor ki bu, Yunanistan dahil, bölgemizde siyasi liderlerden görmeye pek alışık olmadığımız bir jest..
Yeni Sol’un başarısı
YORGO Papandreu’nun tek başına iktidara gelmesi, onun ve PASOK’un zaferi olduğu kadar, Yunanistan’ın da bir bakıma şansı sayılır. Bu sayede ülkede siyasi istikrar sağlanmış oluyor. Eğer PASOK mecliste çoğunluk sağlayamasaydı, ülkenin ciddi ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaştığı bu dönemde, koalisyon denemelerine girişebilir, hatta yeniden erken seçimlere gitmek zorunda kalabilirdi.
PASOK bu sonucu hem kendi gücüyle hem de rakibi YDP’nin çok yıpranması sonucunda elde edebildi.
Gerçekten Karamanlis hükümeti, ekonomiyi iyi yönetemedi. Hele küresel kriz başladıktan sonra, bu işin altından kalkamadı. Ekonomik sıkıntılar artarken, yolsuzluklar, skandallar gençlik hareketleri patlak verdi. Yangınlar da bunun üzerine tuz biber ekti.
Kuşkusuz, PASOK’un bu ortamda neler yapacağına dair programı ve vaatleri de, tek başına iktidar yolunu açtı.
PASOK artık Andreas Papandreu döneminin sosyalist partisi değil. Andreas ve partisi 1980’lerde katı bir sol ideolojiye sahipti ve hatta Yunanistan’ın NATO’dan çıkmasını, AB’den uzak durmasını istiyordu.
Şimdi Yorgo Papandreu’nun programı, Batı’daki sosyal demokrat partilerin doğrultusundadır. Son olarak Almanya’da görüldüğü gibi, bazı Avrupa ülkelerinde bu sol çizgi günümüzde pek rağbet görmüyor. Ama buna karşılık, geçen hafta Portekiz seçimlerinde gözlendiği gibi, bazı ülkelerde de bu sol hareket, sağcı gruplara tercih ediliyor ve iktidara getiriliyor...
Türkiye yaklaşımı
TÜRKİYE açısından, Yorgo ile Kostas’ın tutumu arasında büyük bir fark yok. Ancak Papandreu Türk-Yunan yakınlaşmasının mimarlarından biri. Babasının aksine, Yorgo “gerilim politikası” yerine yumuşama ve diyalog yaklaşımını benimsemiştir.
Yeni dönemde bu tutumunu sürdürmeye çalışacağını sanıyoruz.
Ancak iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerine rağmen, Kıbrıs ve Ege sorunlarının çözüm beklediği de bir gerçektir.
Adeta “dondurulmuş” olan Ege sorunlarından çok “patlamaya müsait” Kıbrıs meselesinin önümüzdeki haftalarda yeniden gündeme gelmesi Türk- Yunan ilişkilerini etkileyebilir.
Bu alanda bir olumsuzluğun önlenmesinde yeni Papandreu hükümetinin nasıl bir rol oynayacağını göreceğiz.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025