YUNANİSTAN’ın son yarım yüzyıllık siyasi yaşamının 32 yılına iki güçlü aile -Papandreu’lar ve Karamanlis’ler- hâkim olmuştur.
Bu “hanedan” düzeni -bazı kısa aralar dışında- günümüze kadar devam etmiştir.
Yarın yapılacak olan seçimlerde esas iki rakip de, bu iki köklü ailenin mensupları...
Sosyalist PASOK’un 57 yaşındaki lideri Yorgo Papandreu’nun dedesi (Yorgo) ve babası (Andreas) da yıllarca Yunanistan’ı yönetmişti.
Muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi (NDP) lideri 53 yaşındaki Kostas Karamanlis ise askeri cunta döneminden sonra başbakanlık yapan Konstantin Karamanlis’in yeğenidir.
Kostas Karamanlis 2004 seçimlerinde PASOK’u yenip iktidara gelmişti. Kendisi 2007’de yapılan erken seçimleri bir hayli zorlanarak kazanmış ve koltuğunu koruyabilmişti.
Ama yarın yapılacak seçimlerde aynı başarıyı göstereceği şüpheli. Anketler, rakibi Papandreu’yu daha şanslı gösteriyor. Bu tahminler doğru çıkarsa, Yunan siyasetindeki yeni döneme, gene bir Papandreu damgasını vurmuş olacak...
Yorgo mu, Kostas mı?
ASLINDA Karamanlis 2011 yılına kadar iktidarda kalabilirdi. Ama kendisi geçen ay iki sebepten “erken seçim” kararını ilan etti.
Bu nedenlerden biri, Papandreu’nun önümüzdeki martta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini parlamentoda bloke etmeye karar vermesidir. Böyle bir hareket siyaseti kilitleyecek ve bir an önce seçimlere gitmeyi zorunlu kılacaktı.
İkinci neden ise, Yunanistan’ın özellikle ekonomik kriz (ayrıca gençlik eylemleri ve orman yangınları) sonucunda, çok sıkıntılı bir döneme girmesi ve Karamanlis hükümetinin de popülaritesini kaybetmeye başlamasıdır.
Yeni Demokrasi lideri bu durumda bazı sert önlemlerin alınması gerektiği düşüncesiyle, halktan “yeni bir yetki” istemek üzere, seçimleri öne almayı uygun gördü.
Seçmenler bu şartlarda kendisine gene yeşil ışık yakar mı, bilinmez; ama Kostas’ın risk alma pahasına cesur bir adım attığı açık.
Nitekim yaptığı ilk seçim konuşmalarında, Yunanistan’da şimdiye kadar rastlanmayan bir açık sözlülükle halka seslendi: “Söylediklerim hoş karşılanmayabilir; ama ben ulusal çıkarların neyi gerektirdiğini biliyorum” dedi ve almayı planladığı tedbirlerle “önümüzdeki iki yılın sıkıntılı geçeceğini” söyledi.
Bu önlemler kamu harcamalarının kısılmasını, ücretlerin dondurulmasını, yani kemerlerin sıkılmasını ön görüyor.
Yunan ekonomisinin son zamanlarda iyice sarsıldığı ve zecri önlemlere ihtiyaç olduğu kuşkusuz. Yunanistan’da dış borçlar, bütçe açığı, durgunluk, işsizlik had safhada. Halkın geniş bir kesimi Karamanlis hükümetinin bu sorunların üstesinden gelemediği, yani başarısızlığa uğradığı kanısında.
Bu da tabii, Papandreu’nun elini güçlendiriyor. Karamanlis’e tepki gösteren kitle şimdi, umudunu Yorgo’ya bağlıyor...
Ne fark eder?
BU seçimlerin belki de en ilginç yanlarından biri, artık eskisi gibi Türkiye’nin (ve hatta Kıbrıs’ın) kampanyanın esas konusu olmamasıdır.
Bunda tabii herkesin derdi olan ekonominin ve sosyal sorunların ağır basmasının büyük payı var. Diğer bir neden de, gerek Kostas’ın gerekse Yorgo’nun Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde aktif rol oynamış olmaları ve (eskiden diğer aile mensuplarının yaptığının aksine) “gerginlik politikaları” izlemekten kaçınmalarıdır. Bu nedenle iki aday da Türkiye’den az söz ettiler, söylediklerinde de Türkiye aleyhinde kışkırtıcı ve rahatsız edici ifadeler kullanmamaya özen gösterdiler.
Bu, liderlerin düşmanlıkların önlenmesinde ve dostlukların kurulmasında aktif rol oynamalarının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Seçimleri Papandreu’nun veya Karamanlis’in kazanması, Yunanistan’da (ekonomik ve sosyal alanlarda) bazı şeyleri değiştirebilir. Ama Türkiye ile ilgili politikada herhalde bir sapma olmayacaktır.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025