Etten kemikten yaratılmış birinden ayrılmak bir tarafa, ya ayrılmamız gereken şey telefonumuzsa?
Ayrılıklar zordur.
“Çok seviyeli bir şekilde ayrıldık” diye anlatılan ayrılık hikayelerinde bile ille ki bizim bilmediğimiz seviyesiz birkaç durum yaşanır. E o kadar yaşanmışlık varken nasıl üzülmesin ki insan?
Ayrılmaya kesin karar verildikten sonra sevgiliden ayrılmanın birkaç belli başlı yöntemi vardır. “Sen daha iyilerine layıksın”, “Sorun sende değil, bende”, “Ben seni mutlu edemem” geyikleri yapabilir, aslanlar gibi açık açık konuşarak ceketinizi alıp çıkabilir, telefonla konuyu kapatabilir, mesaj gönderebilir, baş ucuna tatlı bir post-it yazabilir veya tek kelime etmeden ortadan toz olabilirsiniz. Seçim sizin.
Etten kemikten yaratılmış birinden ayrılmak bir tarafa, ya ayrılmamız gereken şey telefonumuzsa?
Geçtiğimiz günlerde Amazon’da gezinirken önüme düşen kitabın başlığı şuydu: “How To Break Up With Your Phone?”, yani “Telefonunuzdan Nasıl Ayrılırsınız?”. Yale mezunu gazeteci Catherine Price yazmış.
Bu soruya “Bizi bir tek ölüm ayırabilir” veya “Biraz haysiyeti varsa kendi gider” diye cevap verenler olabilir. Saygı duyuyorum. Ancak telefon bağımlılığımızın S.O.S. veren bir bağımlılığa dönüştüğü konusunda hepimiz hemfikiriz, değil mi?
Sürekli bir çevrimiçi halimiz var. Ne bir doğum gününü ne de bir telefon numarasını ne de perşembe günkü toplantının saatini aklımızda tutabiliyoruz. Günde kaç adım attığımız, kaç nefes aldığımız, kaç lokma yediğimiz hep akıllı telefonumuzda kayıtlı. Telefonumuz, tam anlamıyla bizim kendimizden sorumlu bakanımız. Biri bize “İyi misin?” diye sorsa, telefona soracağız “Acaba iyi miyim? diye. O derece.
Bu kitabı yazmak konusunda Price’ı tetikleyen olay, yeni doğan bebeğini emzirirken elinden düşürmediği telefonuna bebeciğin şaşkın gözlerle bakması olmuş. Hani “Hep telefonunla ilgileniyorsun. Biraz da benimle ilgilen” der gibi. Bu bakışlar içine oturmuş Price’ın ve hayatımızın kontrolünü telefonsuz bir şekilde nasıl ele alabileceğimizi yazmaya koyulmuş.
BYE BYE TELEFON!
- ”Telefonda daha az zaman harcayacağım” demek yerine “Hayatıma daha çok zaman harcayacağım” de.
- Cep telefonundaki uygulamaların tek amacı bizim dikkatimizi çekmek. O yüzden çoğu bedava. Hayatında neye odaklanacağını belirle.
-Telefonuna gömülmüş haldeyken vücudunun nasıl bir şekle girdiğinin farkında mısın? Kambur bir sırt, bükük bir boyun... Nasıl bir duruşun olmasını istediğine karar ver.
- Madem uygulamalarla haşır neşirsin, o zaman zamanını neye harcadığını kontrol eden uygulamaları kullan. Misal, Moment, Quality Time, Offtime...
- Asansörde veya banka sırasında, kısaca beklerken, yanındaki insanların telefonuna sarıldığını gördüğünde derin bir nefes al ve telefonun yerine çevrene odaklan.
- Ölüm döşeğinde kim senin Facebook like’larını veya Instagram takipçilerini hesap edecek, hatırlayacak? Tek bir hayatın olduğunu unutma.
- “Sadece ne gelmiş diye şöyle bir kontrol ediyorum” ayağına saatlerini harcıyorsun telefonunda. Telefonuna bir bant yapıştır ve bu senin “Dur!” işaretin olsun.
- Yemek yerken telefonunu masaya koyma. Rahat rahat yemeğini ye ve sohbetini et.